İspanyol şair ve tiyatro yazarı
Federico Garcia Lorca 5 Haziran 1898’de
Granada’nın Vega ovasında bulunan Fuente Vaqueros kasabasında doğdu.
İçe kapanık bir çocukluk geçiren
Lorca’nın ailesi sanatla iç içe olan bir aileydi. Bu durum onun sanatçı olmasını kolaylaştıran
ana öğe oldu.
Lorca’nın Granada’da gençlik
yılları Çingeneler arasında şiir yazarak ve şarkı söyleyerek geçer. Yaşadığı
ortamın renkliliği onun birçok sanat dalıyla yakınlık kurmasına aracı olur.
Önce tiyatro ve müziğe ilgi
duydu. 1918 yılında Granada Üniversitesi’nin düzenlediği İspanya gezisi sonunda
düz yazılardan oluşan Impresiones y
Paisajes (İzlenimler ve Manzaralar) adında ilk kitabı yayımlanır.
19 yaşında kadar daha çok
müzisyen kimliği ile tanınan Lorca, ailesinin yönlendirmesi sonucu, hukuk ve
edebiyat alanlarında eğitim gördü. Hukukun yanı sıra, edebiyat, tiyatro, müzik
ve resimle yakından ilgilendi. Bu arada
Madrid’de yüksek öğrenimini yaparken, Juan Romon Jimenez Salvador Dali, Bunuel gibi değişik sanat alanlarında ün yapmış
sanatçılarla tanıştı.
Yayımladığı ilk şiir kitabı,
büyük ilgi uyandırdı. Çingene Romansları adlı şiir kitabı nedeniyle de Lorca'ya
"Endülist çigan şairi" dendi. Lorca'nın yayınlanış sırası itibariyle
şiir kitapları şunlar: «Şiirler Kitabı» (1921), «Şarkılar» (1927), «Çingene
Türküsü» (1928). «Cante Jondo Şiiri» (1931), «Ignacio Sanchez Mejias'a Ağıt»
(1934), «Galisya Dilinde Altı Şiir» (1935), «ilk Şarkılar» (1936), «Şair New
York'ta» (1940), «Tamarit Divanı» (1940).
“Şiirler Kitabı”nda toplanan
şiirlerin büyük bir kısmı çocukluk dönemlerine ait özlemini dile getirir.
Yirminci yüzyılın en büyük
şairlerinden sayılan Federico Garcia Lorca sadece şiirleri ile değil yazdığı
tiyatro oyunlarıyla da İspanyol edebiyatını yücelten yazarların ön saflarında
yer alır. “Kanlı Düğün” adlı, İspanya hayatında yer alan olayların işlendiği
tiyatro eseri onun şöhretini zirveye taşıyan eserlerden biri oldu.
Lorca'nın şiirleri ağırlıklı
olarak ‘Aşk ve Ölüm’ teması üzerine kuruludur. İspanyol halkının
çeşitliliğinden kaynaklanan zengin folklor, Lorca’nın şiirlerinde kendini açığa
çıkarır.
Bırakın açık kalsın balkonum.
(Görüyorum balkonumdan)
(Duyuyorum balkonumdan)
Bırakın açık kalsın balkonum.”
‘Ağıta Kaside’ adlı şiiri de
balkonla başlar;
Kapadım balkonumu,
Duymak istemiyorum ağlayışlarını
çünkü...
‘İntihar’ adlı şiirde de ‘balkon’
yerini alır;
“Bir kule gördü balkondan
Duydu kendini balkon gibi, kule
gibi.”
Lorca, nice medeniyete ev sahipliği yapmış olan Kurtuba için de en güzel şiirleri yazmış olan bir şairdir. O nedenle edebiyat çevrelerinde Kurtuba şairi diye de anılır;
Uzakta tek başına
Ay kocaman at kara
Torbamda zeytin kara
Bilirim de yolları
Varamam Kurtuba'ya
Ovadan geçtim yel geçtim
Ay kırmızı at kara
Ölüm gözler yolumu
Kurtuba surlarında
Yola baktım ama yol uzun
Canım atım yaman atım
Etme eyleme ölüm
Varmadan Kurtuba'ya
Kurtuba
Uzakta tek başına."
Doğduğu ve öldürüldüğü şehir olan
Granada Lorca için acının şehridir;
Bir çocuk ölür her ikindi,
Her ikindi su çöker oturur
Kendi yakınlarıyla
konuşmaya....."
Ölümün gerçekliğini çeşitli
varlıklar üzerinden dile getiren Lorca, kitaba ismini veren "Deniz Bile Ölür"
adlı kitapta yer alan "Kaçışa Gazel"
adlı şiirinde kendini denizde yitirdiğini vurgular;
Yeni kesilmiş çiçeklerle dolu
kulaklarım
Dilim sevgiyle, acıyla dolu.
Birçok kere yitirdim denizde
kendimi
Bazı çocukların kalbinde
yitirdiğim gibi.
Bazı çocukların kalbinde
yitirdiğim gibi
Birçok kere yitirdim denizde
kendimi.
Gidiyorum aramaya, suyu bilmeden,
Beni çürütecek, ışık yüklü
ölümleri. "
KTB Yayınevinin yeniden okuyucuyla buluşturduğu kitabın tanıtımında "Elinizdeki kitap, şiirin evrensel sesinin eşsiz örneklerinden birisi. Deniz Bile Ölür’de Lorca’nın acı sesi, bir arkadaş, bir kardeş kadar yakından duyuluyor." denmekte.
Bu cümleden de anlaşılabileceği
gibi bu eser, şiir severlerin elinden düşürmeyeceğine inandığımız bir kitap.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder