"Şiir bitti" diyenlerin seslerinin
iyice yükseldiği bir zaman diliminde şiir kitabı çıkarmak şiir adına,
edebiyat-sanat adına oldukça cesaret verici.
Ergin Yıldızoğlu'nun yeni şiir kitabı
"Anabasis" şiirseverlerin kendinden çok şey bulacağı, bu cesareti
haklı çıkaracak türden bir eser.
Ataol Behramoğlu'nun kitabın önsözünde
belirttiği gibi, toplumcu şiirin şiir dışı sayıldığı bir ortamda yitirilen
toplumcu şiir heyecanı Ergin Yıldızoğlu'nun şiirleriyle bir kez daha
yakalanıyor.
Boğaziçi Üniversitesi mezunu iktisat ve sosyoloji
üzerinde eğitim gören Ergin Yıldızoğlu, üniversitede "Küreselleşme ve Yeni
Jeopolitik" dersleri veren bir akademisyen. Mesleğiyle ilgili birçok yerde
yazıları yayınlanan Yıldızoğlu'nun çok sayıda sanat ve edebiyat dergisinde de,
yazıları ve şiirleri yayımlandı ve değişik konularda yazılmış 10'un üzerinde
kitabı var.
Hal böyle olunca, daha önce yayınlanmış olan
şiir kitaplarında olduğu gibi "Anabasis" isimli son şiir kitabında da
sözcüklere kolayca ulaştığını ve dizeler arasında rahatlıkla ilintiler
kurabildiğini görüyorsunuz.
Okuyucu, Yıldızoğlu'nun şiirlerini okurken
bir köşeden bir köşeye savrulmuyor. Aksine, akıl süzgecinden geçirdiği
olayların şiirselleşmesinden bir buruk tat alıyor.
Her toplumsal şiirde olduğu
gibi,Yıldızoğlu'nun şiirlerinde de, yaşanan olumsuzluklar büyük bir dirençle
karşılanırken onlardan sadece bir senfoni yaratılmıyor, dizeler aynı zamanda
bir cesareti de haykırıyor.
HER
DOĞUŞ BİR DÖNÜŞÜN UCUNDA
Anabasis veya Onbinlerin Dönüşü Hellen
tarihçi Ksenophon’un ünlü düzyazı yapıtı, güncesinin ismi. Anabasis, Yunanca
yukarıya doğru yükselme, tırmanma veya çıkış gibi değişik anlamlara gelse de, bu
eseri önemli kılan, zafere yürüyen ve zaferle taçlanan bir ordunun bozguna
uğramasıyla birlikte yaşananların bir ders niteliğinde olması.
İ.Ö. 401 yılında Pers Prensi Kyros, ağabeyi
Kral Artakserkses'e karşı Grek paralı askerlerini de içine alan bir orduyla
Lidya'nın Sardes kentinden yola çıkar. Ksenophon, bu sefere bir "savaş
muhabiri" olarak katılır ancak savaşta Kyros ve generalleri öldürülünce
ordu toplanıp kendilerini evlerine geri götürmek üzere Xenephon'u komutan
seçer, Xenephon geldikleri güzergahta yiyecek kalmadığını düşünerek orduyu
dönüşte kuzeye yönlendirir. Van Gölü'nün batı kıyılarından Aras boylarına,
oradan Çoruh Vadisi'ne ve nihayetinde Bayburt ve Gümüşhane'ye varırlar. Binbir
zorluklar, çatışmaların ardından Karadeniz'e ulaşırlar. Denize ulaşmak onlar
için bir kurtuluştur.
Ergin Yıldızoğlu, kitabına ismini verdiği bu
antik serüveni bir zaman tünelinden geçirerek günümüze taşıyor;
"No Light, but rather darkness
visible"
(Işık yok. Görünür olan karanlık, daha çok)
"Önce yavaş yavaş, sonra kül rengi bir
sabah
kimse farketmeden usunu yitirdi orman"
dizeleriyle bizi karşılayan kitap, ağır ağır
temposunu yükselterek bir direnişi, bir başkaldırıyı güncele sürüklüyor, güncelle
harmanlıyor.
Tarihin akışı içerisinde emperyalizmin oynadığı
oyunlara değinirken sık sık ünlü yazarların sözcüklerine başvuran Yıldızoğlu, buralardan
sürekli bir sorgu üretir.
"Devler neden hep çocukları yer
büyüklerin masallarında? Ve tüfeklerin ağzı sulanır gözyaşlarına
çocukların."
4 ayrı bölümde toplanan şiirlerde yer yer
hüzünler geçmişin acılarıyla birleştirilmiş;
"Adreslerini yitirmiş evlerin soğuk
odalarına sığınır artık. Yetmişli yıllardan kalmış kırık melodiler."
Yer yer romantik özlemler de karşılıyor
okuyucuyu;
"Hisar'da denize karşı
Menekşe gözlü bir akşamın masasında beni
bekleyen
demli bir çayın nazlı kokusunu düşledim bu
sabah.."
Uzun bir soluğun sayılı sayfalara
sığdırıldığı kitap, pişmanlık dizeleriyle veda eder okuyucusuna;
"Biri kitaplarını ve dikkatle katlanmış
pişmanlıklarını valizine yerleştirir,
Halbuki artık seferden kaldırılmıştır
kaçakları taşıyan gece trenleri."
Anabasis için eleştiri babından
söylenebilecek ne var diye bekleyenler için söylemeli ki; toplumcu şiir denince
ille de boylu boyunca marksist bir dile yaklaşmak kaçınılmaz bir kader kabul
ediliyor. Oysa, geleneğin derinliğinde aydınlanma çağının erişemediği, bizden
olan ve gerçeği tam merkezinden yakalayan bir damar var. Günümüz toplumsal
şiiri kalıcılığı bu damara yaklaşmakta aramalı, bizden olan gerçeği bulmalı.
SEMİHA
KAVAK
Ayna İnsan Sayı: 13
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder