-Kitabında ben de var mıyım?
-Sadece
ruhlarının kabından taştığını fark eden iki gönül değil, sadece birbirine ervah-ı
alemde iliştirilmiş iki ruh değil. Başka türlü olamayacağı için öyle olan, ezeli
bir tanışıklığı bu alemde de sürdüren; yola çıkmış ok gibi, vurmamış ama
vuracak gibi, henüz kor gibi, yakmayan ama yakacak gibi.Ufukta kızaran bulutlar
gibi,uzak ama çok yakın gibi. Bu adlar ateşîn
deftere yazılmışı gibi. Bir satırı sileceksen, iki ismi silmek gibi. İki
ruh birbirine karışmış, başka bir ruh doğmuş gibi. Ölümün bile ayıramayacağı, iki
ırmağın bir denizde yek vücut olduğu gibi. Gibi'ye muhtaç değil ama gibisiz
anlatılmaz gibi
-Saçında hâlâ kum var.
-Her
kum tanesi tek tek çöl değildir ama çölü kum tanesinden sorarlar. Çöl, kumların
oluşturduğundan başka bir şeydir. Deseydin ki-Saçında çöl var…
-En çok ne zaman sevindin? -Şu an.. En
çok ne zaman üzüldün? -Şu an…
-Yanarken
bir yanın, bir yanın buz keser. Ağzında acı taflan tadı. İçte hararet, dışta
soğuk bir ürperti. En mutlu anında, hüzne yakınlığı fark etmenin alışkanlığa
dönüşmesi... Kimse sakin kalamamıştır aşk önünde...
-Ve senin el yazını çok seviyorum.
-O
duygular bir parfüm gibi yükselirken, tuttu şair onları kağıda rapteyledi. Yazı
ile sonsuza kalacak aşk. Yazılmasa say ki yaşanmadı. Yazıldığı için yaşandı, yaşandığı
için yazıldı. Yazılmak ile bilinir oldu her şey. Yazılmasa yitikti. Yazıldı. Sonsuzluğa
komşu kılındı.
-Kalp, ateşten bir organdır.
-Evrenin
sığmadığı ev olan, ateşe düşenlerin yuvası, yaktığını sindirip, kendine katan, yakarak
büyüyüp gelişen... Ey kalp, özün meyvesi, aşkın evi, aşkın sahibinin evi...
-Bana hoşça kal de… -Henüz seni
özlemiyorum. -Özleyeceksin, özleyeceksin.
-Yanındayken
sıcaktır dünya, söylenen ne olursa olsun ehemmiyeti yoktur. Yanındadır O. Ateş
soğuyunca, kendinle baş başa kalınca fark edilen o fakirlik… Bir daha görememe
korkusu. Asla ile kurulan cümleler iskambil
kuleleri gibi yıkılır bir
nefeste. Özleyeceksin! Öyle ki yanındayken bile özleyeceksin. Özlemezsen her
şey isim verilmeksizin bitmiştir.
Mektuplar ve acı sözlerle dolu defter.
-Aşkın
defterinden daha sıcak bir yer olabilir mi? Aşığın kalbinden daha sıcak bir yer
olabilir mi? Defter dedik, demeseydik yazılmış bir kalp derdik. Bazen koşarak
ilerleyen, bazen sürünen, bazen geri giden defter... Tek şahittir kalbe, fırtınalara,
limanlara...
-Seni hep sevdim.
-Ruhundan
taşan duygular birbirinin kalbini doldurmuş, biri eksikse tam olamayan bir
oluş… Yalnızca bu iklimde, bu toprakta bitebilen. Özel olduğu düşünülmemiş
kadar özel. Adı konulmamış tazelikte. Seni Hep Sevdim. Dünya an be an
değişirken ben değişmedim. Mevsimler geldi geçti, günler uzadı kısaldı. Değişti
dünya, ben değişmedim. Seni Hep Sevdim.
-Her gece kalbimi boşaltıyorum ama
sabah kalktığımda yeniden dolmuş oluyor.
-Yaşadığı
zamanı kendi tasarrufunda sanan, aşk ile kendini aşan; kalbine nasıl öğüt
verirsin. Boş bir kalp ile kendinle kalırken dolu bir kalp ile kanatlanır
hayat. Sen, kendine mi kaldın sanıyorsun? Seçilmiş olmanın heybesi değil mi
taşıdığın. Asla kalbine öğüt verme... Tutamazsın…
Sabah oluyor ama zehir yine de bir
yerlerden sızıyor değil mi?
-Kara
paltosunu sürükleyip giderken gece, acı uyanıyor. Olacakları çaresizce
beklemenin, düşünceleriyle dünyayı tararken, bir yatakta sessizce kalmanın
zehiri. Yılanın, akrebin zehri gibi öldüren değil, çaresizliğin yavaş yavaş
kalbi kemirdiği zehir…
Karanlıkta bir gün ne kadar sürer? Ya
da bir hafta...
-Vuslatta
bir gün, bir hafta ne kadar sürer? Sevincin ve acının buzdağında; bedeller
alınır, verilir. Karanlık mı? O yoksa hep karanlık. Zaman bazen aşıklara hizmet
eder, bazen cefa... Bazen peşin öder ücretini, bazen gün bitiminde. Sonunda bir
bedel kalır. Yazacak duyguların, beklediğin varken sormak neyi onarır?
-Öleceğiz, aşkımızla dolu olarak, güzellikleri
tatmış ve bulunduğumuz bedenlerde ırmaklar gibi akarak. Korkularımızı bu berbat
mağarada saklar gibi sakladık. Bütün bu izleri vücudumda taşımak istiyorum. Gerçek
ülkeler biziz. Güçlü adamlar tarafından çizilen haritalar değil…
Bir gün buraya gelip beni rüzgârın sarayına
götüreceğini biliyorum. Tek isteğim bu. Seninle ve dostlarımızla böyle bir
yerden haritasız bir dünyaya girmek…
-Rüzgârın
bir mağaraya girmesi, saklı olanı âyân etmesi, her şeyi birbirine karıştırması
ve bir süre sonra sakinleşmesi. Dünyanın en güzelidir aşık kişi. Çünkü aslında
o iki kişidir. Hayatına eşlik eder eşi ve sevgisi. Kıyılarını genişleten bir
deniz gibi.
Çölün
haritası yapılamaz rüzgâra rağmen. Tanımlar yapılamaz, kimsenin kalbi elinde
değilken. Aşk bu kadar güzelken ya onu Yaratan? Asil ruhlara emanettir O.
Orhan Tepebaş
Ayna İnsan Sayı:14
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder