8 Temmuz 2015 Çarşamba

Yeni Nesil Özlemler


susmanın zırhını kuşandığım atlastan
yedi kat dürülmüş mektuplar yazıyorum

hangi sözün işçiliğine soyunsa, daha çok ona benziyor kalbim
oysa biliyorum, hünerli olmak ustalığın karinesidir
ve elbette biliyorum şu denizlere sığmayan zaman diliminde
benim yaptığım rüzgâra çırak durmaktan ibaret çocukluk
yoksa bilmez miyim
‘ateş olsam cürmüm kadar yer yakarım’
zaten başka türlüsü içte kontrolsüz yangınlar demektir ki
aldırma
sen mülküme yakın olmaya devam et ey dildâde bildiğim sevgili
o hâlet-i ruhiyemle
ben de sana ışık hızından bile yakın olurum fakat,
gövdemin taş kesildiği yerde
hiç kimse beni bir yosun gibi sarmadı desem
dakka şaşmaz kusurlu bulunur, kalender meşrebindeki ömrüm 

belki acemi
belki de iki yürek arasındaki ritim farkını görmekten âcizim,
kabül.

lâkin senden şehirler kuruyorum gündüzden geceye
senden dört başı ma’mur kuş evleri
ki
biz buna medeniyet üçgeni diyelim de
hadi formülünü fizikçiler düşünsün
aslında maya başkentini yeniden kuruyorum sevgilim
avuçlarında cömertliğin aşkına

o coşkun mi’marî
o çılgın tarzın içinde ben nerde miyim?
âh!
söylemeyi unuttum
‘taş yerinde ağırdır’
aşk, akıl ve ruhun hüzünle ayrıştığı siyah noktada

bilmem, özlediğim gölleri anlatabiliyor muyum?

Fatih Yavuz Çiçek
Ayna İnsan Sayı:15


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder