“tek başına şair değilken ben senle şiir kurulur
gül kokar bulutlar sen gülüp konuşurken
tatile girince bir okul bahçede zaman durur
ege’de bir değirmen düşü kalbimi vurur”
“ Eski Liman”,
bir öğretmen olan Orhan Tepebaş’ın ikinci kitabı.
Başta edebiyat dünyasının seçkin dergilerinden
“Dergâh”ta uzun süre şiirleri yayınlanmış olan Tepebaş’ın, şiir serüveni
öğrencilik yıllarına dayanıyor. Üniversite yıllarında kuruluşunda yer aldığı
edebiyat dergisinde şiir’in yanı sıra, eleştiri, düz yazı ve günlük gibi
çeşitlilikler içeren yazılar, çeşitli edebiyat dergilerinde de hat sanatı ve
yazı kültürü konularında makaleler
yazdı. Bu nedenle Tepebaş, edebiyatın geniş alanlarına uzanan bir muhayyileye
sahip.
Tepebaş’ın şiirlerinde, iç dünyamıza uzanışın yanı
sıra, yalnızlık, özlem, ayrılık gibi duygular
yeni bir anlamla yoğrulmakta.
Yaşanan zorlukları içselleştiren bir yaklaşımla dile
getiren şairin dizelerinde , inanca dayalı sabrın çeşitli yansımaları öne
çıkıyor.
Münacat adlı şiirinde geçen
“özleyeceğim sessizlikler bağışladın bana…”
“kalabalıklardaki yalnızlığı bağışladın bana…”
“kalemle yazmayı öğreten sendin”
“yazmayı üstüme alındım yetmedi gücüm
yine de kesmedin sözümü yazımı
sana şükürler olsun allah’ım”
dizeleri şairin hayata yaklaşımını özetlemekte. Farklı
mecralarda gezinen, çeşitlilik içerisindeki şiirler hep bu minval üzere yol
alıyor. Şiirlerinde geçen “mesnevi,
züleyha, yunus, tespih, cenaze, mevta, ölüm, şeyh, gâvur, melek, efendi” gibi
sözcükler şairin düşünce dünyasının, iç dünyasının yansıması gibi. Bu
sözcüklerle yoğrulan modern zamanların duygularına yönelen dizelerde bile bu
dokuyu hissetmek mümkün;
“caddede yürürken
melekler ürkmüşken
soysuz bir uğultu
ve pörsümüş kokular arasında…”
Dizelerinde modern dünyanın yansıması olan caddeler ve
melek, aynı düzlem içerisinde bir düşünceyi açığa çıkarıyor.
Tepebaş’ın “Eski Liman”adlı kitabında çeşitli kişilere
ithaf edilmiş şiirlerin olması duygu yükünü öne çıkarmakta.
Anneye, çocuklara, arkadaşlara yazılmış şiirlerde
farklı duygular hakim. Bu şiirler arasında İsmet Özel’e atfedilmiş bir şiirin
de bulunması, Tepebaş’ın, İsmet Özel
şiirinden etkilendiği şeklinde yorumlanabilir hatta ona atfen yazdığı şu
dizeler dahi böylesi bir çağrışım yapıyor;
“oysa biz biliriz
saint simon’un köpeğine
verdiği ismi
türkçeye tercüme edilmiş adamları
ruhlarını renklendirmek yerine
boya sürenleri”
Tepabaş’ın şiirlerinde divan şiirinden izler
bulabildiğimiz gibi, akıp giden zamanın sürüklediği sona dair modern zaman
anlatımları daha baskın.
“şimdi her şey beni sürüklüyor
kitapların arasında unutulmuş
eski bir para gibi
gülümsetiyorum kasiyerleri”
Semiha Kavak
Yeni Şafak Kitap - Gazete
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder