Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Psikolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhammed Kızılgeçit ile Yapay Zeka ve Dindarlık üzerine yaptığı çalışmalardan yola çıkarak son zamanlarda sık gündeme gelen sanal bir yeni dünya: Metaverse'yi masaya yatırdık:
Digital dünya gelişiyor.
Bu gelişimle birlikte işlerimiz iyice kolaylaştı. Ancak, bu gelişmenin yeni bir
dünya oluşturma amaçlı olduğu iddiaları da konuşulmaya başlandı.
Siz, bu konuyu nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Yeni
bir dünya gelişimi sanayi devrimiyle başlayan bir süreç. Belirtilen tarihle,
dijital dünyanın evre evre hızlı bir şekilde geliştirildiğini, bireysel ve
toplumsal olarak hem gözlemlemekte hem de bu sürecin -maalesef- nesnesi olarak
da tecrübe etmekteyiz: Özellikle bilgi ve iletişim teknolojilerinde bir paradigma
değişiminin yaşandığını; 1990’larda bilgisayar ile iletişim, 2000’lerde web
(3.0, 4.0, 5.0), 2010’larda mobilin değişim geçirdiğini ve 2020’lerin
paradigmasının belirleyici kavramının Metaverse olduğunu ifade edebiliriz.
Sorunuza net bir cevap olarak, evet insanlık için yeni bir dünya indiriliyor.
Bir ön yargının oluşmasını istemem fakat, dijital dünyaya evrilme ve özellikle Metaverse
ile yaşanan bu durum bana; “Hz Âdem ve
eşi Hz. Havva’nın cennetten, belirli bir müddet yaşamaları için yeryüzüne indirilmesiyle
başlayan yeni süreç” gibi bir
başlangıç olduğunu düşündürüyor.
Teknoloji alanında akıl
almaz yenilikler var. Robotlar hayatımıza girdi, dünya hepimize yakınlaştı ve
uzay yolculuğu için projeler var. Bunlar sizce insanlık hayrına olan gelişmeler
mi?
Teknolojik
gelişmelerin bizzat kendilerinin insanların hayrına veya şerrine olması,
teknolojiyi üreten insanların/uygarlıkların, insanlık için hayır mı? şer mi? Niyetlediklerine
göre değişir. Ben faydalı yönünün daha çok işletilebileceği düşüncesindeyim.
Ayrıca Müslümanların dijital göçmen modundan olabildiğince hızla çıkarak;
dijital yerli niteliğinde olabildiğince yine hızlı bir şekilde teknolojiyi
üretmesinin de elzem olduğu kanaatindeyim. Bu noktada sorguladığımız problemli
durum, yani teknolojinin getirdiği temel problemler, teknolojinin Batı
uygarlığının eline geçmesiyle birlikte, Batı’nın teknolojiyi din ve değer
odaklı bir şekilde inşa etmemesinden kaynaklanmaktadır.
Metaverse’ün
tanımı “yeni bir gerçeklik, anlam dünyası ve iş birliği fırsatları sunan;
kültürel, entelektüel ve ekonomik üretim için alt yapı ve etkileşim olanakları
tanıyan; farklı gelişmiş teknolojilerin eş zamanlı ve entegre bir biçimde
kullanıldığı; siber toplumsal bir düzlem” şeklinde yapılabilir. Yani, eğitimden
ticarete, iş toplantılarından konserlere, aile ve arkadaş buluşmalarından
oyunlara, mistik ve metafizik arayışlara kadar her şeyin yapılabileceği bir
alan olarak sunuluyor. Metaverse’le evreninde ırk, cinsiyet ve
fiziksel engellilik gibi konseptlerin zayıflaması beklenmektedir. Metaverse ile
insanın gündelik hayatının tüm yönleriyle alternatif bir sanal anlam alanına
taşınmanın hedeflendiği söylenebilir.
Metaverse dair en büyük
endişeler ise: Güvenlik ve mahremiyet. Dijital şiddet ve siber zorbalık. Bilgi
düzensizlikleri. Değersiz ve profan bir yaşam kurgusu
Biz müslümanlar bu tip
teknolojik gelişmelerin neresindeyiz, bu alanlarda neler yapmalıyız?
Savunma
sanayimizdeki gurur veren gelişmelere rağmen bu teknolojileri maalesef ya takipçi
ya da bunlara entegre olma düzeyindeyiz. Yapay Zeka kapsamındaki çalışmalar
vesilesiyle ısrarla şunu ifade ediyorum. İlk
yapılması gereken, bu teknolojileri, ileriyi öngörerek daha hızlı ve aktif bir
şekilde bizim üretmemiz gerekir ki kendi değerlerimize uygun bir dünya inşa
edilebilsin. Yani Zuckerberg ifadesine göre ellerindeki dünyanın en
güçlü 5. bilgisayarlarının yaz aylarında dünyanın en güçlü bilgisayarı olacak.
Ben buna benzer pek çok bilgisayarın Müslüman kullanıcıların elinde olmasını
çok arzu ederdim. Ya da kendi dijital
dünyamızı kendimize göre inşa etmek ya da daha ötesini… İkinci olarak
da var olan teknoloji alanlarında da değerlerimize uygun bir kurguya alan
açmak. Yani faydalanmak.
Müslümanlar Metaverse’e
karşı ne gibi filtreler geliştirebilirler, Metaverse üzerinden kendi inanç
dünyasına nasıl ve hangi yolla kazanç sağlayabilirler?
Bu
soru ile ifade edilen faydalanmak, benim için ikinci aşamada düşünülen bir
durum. Fakat bireyin sürekli akmakta olan dijital hayatına da dâhil olmak
gerekir. Bu noktada, AB alt komisyonlarında Yapay Zeka’nın hukuki kullanım
şartlarını belirleme çalışmalarında olduğu üzere bizim de kurumsal olarak,
dijital dünyada var olma kural ve kılavuzumuzu oluşturmamız gerekiyor. Özelde İslam’ın
hem sembollerini hem de değer odaklı kurgusunu metaverse’e taşıyabiliriz. Buna
“başkasının pazarında, ne kadar kendinize uygun var olabilirsiniz?” şeklinde
itiraz edilebilir. Fakat bin yıl önce fütüvvet için Anadolu’ya ya da Rumeli’ye
gidenler de böyle yapmadılar mı? ABD’de, Avrupa’da ya da internet dünyasında da
İslam’ı anlatmıyor muyuz?
Bu
vesileyle şunu özellikle paylaşmak istiyorum: İlahiyat ve felsefe
müktesebatımız yeni dijital dünya modunu anlama ve kurgulama açısından yeterli
niteliğe sahiptir: Çünkü Sudûr (yaratılış) nazariyesini insanlığa daha
ayrıntılı izah edenler Müslüman filozoflar. İsra’nın ve Miracın ruhla mı?
bedenle mi? ya da hem ruh hem de bedenle olduğunu ifade edenler
müfessirlerimizdir. Rüyada yaşanılan fakat bedende somut sonuçları olan
durumların hükmünü bildiren fıkıhçılarımız. Âlemin sadece şehadet âlemi (reel âlem)
olmadığını; vahdet-i vücûd ve vahdet-i şuhûd nazariyeleriyle alem-i misal ve
diğer boyutlardan bahsedenler mutasavvıflarımız… Bu müktesebat artık yeni
gelecek kurgusu için işe koşulmalı.
Suud hükümeti Metaverse destek vererek Kabe’yi ve diğer kutsal yerleri sisteme dâhil etme kararı almış. Bunun sonucu ve etkileri nasıl olur?
Din
psikolojisi bağlamında biz, dini tecrübeyi çeşitlere ayırırız. Burada yaşanılan elbette bir ibadet
tecrübesi değil; fakat metaverse kullanıcıları için dini ya da mistik/spiritüel
bir tecrübeye kaynaklık edecek bir durum. Bu durumun Metaverse ve reel
dünya bağlamında, mekânsal olarak herhangi bir batı başkentine bir mabed/mescid
inşa etmeye tekabül ettiğini ifade edebiliriz. Yani tevhidin sembolünü
semboller dünyasına taşımak… Bu kaçınılmaz süreç, görülen o ki tüm dini,
kültürel ve ticari niteliğe sahip alanlar da bu dünyaya taşınacak. Fakat dikkat
edilmesi gereken, bu mekânların sadece kapitalist bir tüketim nesnesine
dönüştürülmesi.
Dijital dünyanın Müslümanlar tarafından inşa edilmesi ve yeniden kurgulanmasının gerekçesini ise yaşanılan ve tekerrür etmesini arzulamadığım şu tecrübeyi anımsatarak bitirmek istiyorum:
Misyonerler Afrika'ya geldiğinde bizim topraklarımız onların İncilleri vardı. Dua edelim dediler. Gözlerimizi kapattık. Açtığımızda, bizim İncilimiz, onların toprakları vardı (Jomo Kenyata).
Zuckerberg, metaverse davet ettiğinde bizim elimizde hem gerçek dünyamız hem de dijital aygıtlarımız vardı; Sanal life girelim dediler. Bizler sanal gerçeklik gözlüklerini taktık. Açtığımızda ise bizim sadece dijital aygıtlarımız; onların da dünyaları vardı.
Semiha Kavak
Yeni Şafak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder