11 Eylül 2014 Perşembe

Tekerrür



"Hatırlamanın sevgisi mutlu olan tek sevgidir." Kjoerlighed

Hani aşıklar sık sık aşkın tatlı acısını mutlulukla filizlendirmek için şairin kelimelerine başvururlar ya, o da öyleydi. Öylece ileri geri volta atıyor ve Paul Moller'in bir şiirini tekrarlayıp duruyordu:

İşte o zaman, benim koltuğuma,
Gençliğimden bir hayal gelir.
Benim rahat koltuğuma.
Sana duyduğum içten bir özlem sarar beni,
Sen kadınların güneşi.*

Gözleri doldu, kendini koltuğa bıraktı, şiiri tekrar ve tekrar okudu. Gördüğüm manzara beni etkilemişti. Tanrım, diye düşündüm, hayatımda böyle bir melankoliye şahit olmadım. Evet, melankolikti, gayet iyi biliyordum - ama aşık olmasının onu böyle etkilemesi! Ve nasıl da, normal olmayan bir halet-i ruhiye bile daimi olduğu zaman tutarlı oluyor. Melankolik birinin aşık olması gerektiği ve ancak o zaman melankoliden kurtulabileceği söylenir hep. Eğer gerçekten melankolikse, ruhunun onun için her şeyden daha önemli bir şey haline gelmiş olanda melankolik bir biçimde emilmemesi nasıl mümkün olabilirdi?

Derinden ve coşkulu bir biçimde aşıktı, bu kesindi, ama  sadece birkaç gün sonrasında bile aşkı bir anı haline gelmişti, aşkını hatırlayabiliyordu. İlişki onun için tamamen bitmişti. Ne tuhaf bir diyalektik! Bütün gün onun yanında olmamak için kendisine şiddet uyguluyor ama gelgelelim ilk fırsatta ilişkisi konusunda yaşlı bir adam haline geliyor. Uzun süredir hiçbir şey beni bu manzara kadar etkilememişti.

Soren Kierkegaard syf.18, 19

* "Da kommer en Dr0m fra min Ungdomsvaar / Til min Laenestol / Efter Dig jeg en inderlig Laengsel faaer, / Du Qvindernes Sol!"  Poul Mortin Moller, "Den Gamble Esker"

deja vu, 03.03 (ben) 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder