BİR KAPALI
KUTU: RUSYA
Tarihte önemli bir yere sahip olan Rusya, SSCB'nin
dağılmasıyla birlikte de önemini sürdürüyor. Dünyanın devleri arasında yer alan
ve iki kutuplu dünyanın sosyalist kanadını temsil eden Sovyetlerin ana gövdesi
Rusya, Sovyetlerin dağılmasından sonra da hala etkinliğini sürdürüyor. Hélène
Carrère d'Encausse "İki Dünya Arasında Rusya" adlı eseri Rusya'nın
dünkü konumu ve etkisiyle, bugün gelinen noktayı çeşitli yönleriyle
irdeliyor.Yedi bölümden oluşan kitabı dilimize Reşat Uzman kazandırmış.
1991'den beri Fransız Akademisi üyesi ve daimi sekreteri olan Hélène Carrère
d'Encausse'un Rusya'yı tanıtan ve Ötüken Yayınları arasında çıkan "Tamamlanmamış
Rusya" adlı eserin bir tür devamı niteliğinde olan bu eserde, 1991'den
sonra Rusya'yı derinden etkileyen olaylar ele alınmakta.
1989 yılında Sovyetler Birliği dağıldığında kısa
sürede Rusya’nın yeniden dünya sahnesine geri döneceği tahmin edilemiyordu. Kısa
sürede kendini toparlayan Rusya, Putin'le birlikte hiçbir sarsıntı geçirmemiş
gibi kaldığı yerden yoluna devam ediyor. 2000 yılından beri ülkenin başında
bulunan Vladimir Putin’in başkanlığında Rusya yeniden bir güç olarak kendini
Dünya'ya kabul ettirdi. Bugün Türkiye’nin de içinde bulunduğu bölgede Rusya bir
ağırlık merkezi. İki Dünya Arasında Rusya kitabında Putin dönemi çeşitli
yönleriyle ele alınıyor. Kitapta tarihten gelen tecrübelerle "Bugünkü
Rusya’nın yayılmacı ve emperyal politikalarından çekinmek gerekir mi? Rusya
demokrat ve Avrupalı bir ülke midir? Asyalı olmaya mı meyletmektedir, yoksa iki
dünya arasında bir köprü müdür? Rusya bir müslüman devlet sayılabilir mi?
Rus-İran jeopolitiği ne durumda?" gibi değişik ve birbirinden farklı
soruların cevabı aranıyor.
Yazar bu eserinde Rusya'yla ilişkili ülkelerin kuvvet
denemelerini, Putin'in dış gücünü ve içteki imajını da tahlil ediyor. Rusya'yı
Rusya gözünden değerlendiren bu eserde kaçırılan fırsatlara değinmenin yanısıra
gelecek hedefinin de işaretlerini bulmak mümkün. Tarihin sahnesinde güçlü
şekilde yerini korumasını bilen Rusya konusunda yazılmış bu farklı eseri başta
uluslararası ilişkilere ilgisi olanlar olmak üzere herkes okumalı.
ŞEHİR, SOKAKLAR VE ZAMAN
"Şehirler gürbüz çocuklar gibidir
gelişir, serpilir, büyürler.
Eski elbiseleri hep dar gelir onlara"
Şehir hikayelerini
anlatan kitaplar her zaman ilgi odağı olmuştur benim için. Çoğu insan için de
aynı şeyin geçerli olduğunu düşünüyorum. Fakat bazı hikayeler var ki; çok
renkliliğiyle sizi adeta çarpar. Neye uğradığınızı şaşırırsınız. İşte Yurttaş
Sokak'ta öyle bir kitap.
Emir Kalkan'ın akıcı ve
evrensel üslubu, yalın anlatımının yanında sinematografik öğelerle bezeli bu
eser ilgi çekici hikayelerle dolu. Hayatının önemli bir bölümünü geçirdiği
Kayseri'nin 50'li, 60'lı yıllarını anlatıyor bize yazar.
Akşamların şehrin
üzerine erken indiği, geceleri masalların anlatıldığı, İzm'lerin hortlamamış,
insanların şeytanlaşmamış, sokakların erkenden çeşit çeşit seyyar satıcıların
sesleriyle şenlendiği, esnafın veresiye defterine yazdığı, dar ekonomik
koşullar içerisinde kıt kanaat geçinilen kolalı yakalar ve kömürlü ütüler
devri.
En önemlisi de burada
yaşayanlar arasında ekonomik farklılığın bir ayrıcalık doğurmadığı, zengin
mahallesi, yoksul mahallesi gibi bir ayrımın olmadığı, yapılaşma ve yaşam
tarzında pek farklılık görülmediğiydi. Bir ucunda münzevi Ermeni mahallesi
diğer ucunda Çingenelerin birbirine yakın samimi komşuluk ilişkileri içerisinde
yaşadığı, din ve milliyet ayrımının kimsenin aklına gelmediği sokaklar buralar.
Kitabın sayfaları arasında
gezinirken, karşılaştığınız bir olayla attığınız ani bir kahkaha, az sonra
yerini hazin bir burukluğa bırakabilir. Gürültü, şamata, kavga ve müzik
seslerinin hiç eksik olmadığı bu sokaklarda hep birlikte ağlanır hep birlikte
gülünür; "Durmuş Ali'nin davulu susunca klarnet başlar, o da susunca taş
plaklardan Abdullah Yüce'nin sesi yükselir. 'Bu ne sevgi ahh, bu ne
ızdırap..."
Herkesin hayran olduğu
mahallenin esmer güzeli, cıvıl cıvıl sesi olan Semiha Abla'nın anlaşılamadan
unutulup giden hazin öyküsü, Yurttaş Sokağın yıl boyu yatıp, ramazan aylarında
birdenbire ortadan kaybolan, büyük şehirlere giderek hocalık yapıp muska yazan
Çingen Murat'ı, 'Abdaloğlu Hüseyin' namıyla tanınan Aşık Hüseyin'in saf ve
erdemli aşk mısraları sizi farklı diyarlara sürükleyebilir. Bu ibret alınası
hikayeleri okudukça, özellikle Çingeneler hakkında geçmişten beri bilinen o
kerih anlayış da değişebilir belki...
Sentetik yaşamlarımıza
baktıkça, kimbilir belki de imreniriz onların yaşadığı dolu dolu hayatlara...
DERSAADET'TE BİR SOSYALİST
PARVUS EFENDİ
Ötüken Yayınları'nın repertuarı
arasında, 1910'lu yılların kritik dönemlerinde (İkinci Meşrutiyet) İstanbul'da yaşayan sıradışı bir şahsiyeti
konu alan Cenk Beyaz imzalı önemli bir eser var. Parvus Efendi.
Bu çalışma, Alexander
Israel Helphand'ın (Parvus Efendi) hayatını
ve mezkur yıllarda yayınlanan yazılarının Türkiye'de iktisadî kalkınma ve
modernleşmeyle ilgili tartışmalara kazandırdığı boyutu anlatıyor. "Bu
dönem yürütülen tartışmalar, iki yüz yıldır birikmiş çağdaşlaşma sorunlarının
tümünü kapsayan bir tartışmayı meydana getirmekte ve İslamlık, Osmanlılık ve
Türklük tartışmaları çerçevesinde neden geri kalındığı sorusuna
odaklanılmaktadır. (Berkes, 1978:404)" İlk olarak, "Sosyalist Bir
Yazardan Osmanlı İmparatorluğu'nun İktisadî Sorunlarına Çözüm Önerileri:
Alexander Israel Helphand-Parvus Efendi"
başlığı altında Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nde yüksek lisans tezi
olarak hazırlanmış.
Hayatı hakkında yeterli
bilgiye sahip olunamayan ve görüşleri çok az bilinen Parvus Efendi'ye ait literatürdeki
en geniş bilgi, yazarın biyografi bölümünde kullandığı kaynaklar olan Scharlau
ve Zeman'ın Devrim Taciri (Merchant of Revolution, 1965) ve Wolfe'un Devrim
Yapan Üç Adam (Three Who Made a Revolution, 1964) çalışmalarında yer alıyor.
İstanbul'da bulunduğu
süre içerisinde başta Türk Yurdu olmak üzere, Bilgi Mecmuası, İctihad, Tanin,
Tasvir-i Efkâr, Jeune Turc, Nevsal-i gibi dergi ve gazetelerde yazıları yayınlanmış.
Parvus Efendi'nin Hayatı
ve Entelektüel Konumu'nu içeren biyografisi
kitabın ilk bölümünde yer alıyor; "Yahudi burjuva bir ailenin oğlu
olarak Odesa'da dünyaya gelir. Dünya
çapında kapitalizmin gelişimi (Lenin, 60, 65:6), ulus devletlerde iktisadî ve
siyasi rollerin düşüşü, siyasi
devrimlerin başlangıcı için kitlesel güce ihtiyaç gibi uluslararası tezler, ilk
olarak ve zekice Pavlus tarafından öne sürülür." Diğer bölümlerde Osmanlı Ekonomisi
ve Toplumun Modernleşme ve Kalkınma Sorunu, Tarım, Köylülük, Ulaşım, Demiryolu
Sorunu başlıkları altında bulunan konular mevcut.
Sonuç bölümünde ise Parvus
Efendi'nin incelenen yazılarında öne sürdüğü görüşlerin gerek kendi döneminde
gerekse erken Cumhuriyet dönemi Türkiye'sinde ne gibi yansımaları olduğu
tartışılıyor.
dersaadette sabah ezanları var bi de atilla ilhan ya.
YanıtlaSiltemrin
star
tamams :)
Merhaba, ne güzel notlar bırakmışsın. Okuyarak değer kattığın için çok teşekkür ederim. Selamlar, sevgiler. :)
YanıtlaSil