Ramazan bitti. Bayramın son demleri. Suhunet çok
yüksek.
İstanbul'un yalnız böyle zamanlarda görebildiğimiz tenha halini
seviyorum.
Çoğunlukla her bayram olduğu gibi bu bayram da öyle.
Her ne kadar arkadaş, dost, akraba
birlikteliğinin, hediyeleşmenin yoğun yaşandığı anlar olsa da benim için hep hüzün
ifade eder bayramlar. Yıllar geçtikçe daha da bir dokunur. Birilerinin coşkusu
yanında, diğerlerinin üzüntü ve sıkıntısı, yaşanan kırgınlıklar, anılar
arasında derinleşiyor belki duygular.
Belki de bir şeyleri fazla içselleştirmekten olsa gerek, kendi açımdan böyle... Keyfe
keder bir durum olmadı hiçbir zaman.
Her günkü karmaşadan uzak bu sessizlik
ortamı, bir şeylerin ayrımını daha iyi yapmak için güzel bir fırsat olarak da değerlendirilebilir.
Bayramlar manevi yönüyle, birbirlerine daha
güzel şeyler verebilme adına insanların iyi niyetlerini öne çıkarmada etkilidir kuşkusuz. Savaşın ve zulmün yakıcı sıcaklığını giderek artırdığı
şu sıralar, insanların bombalar altında, alevler arasında çığlıklarla canhıraş feryat
ettiği, sayısız katliamların yaşandığı bu zorlu zamanlar, kenetlenmeye
en fazla ihtiyaç duyulan anlar belki de.
Bunu ne kadar derinden hissediyoruz?
Dışarıdaki ağrıyı hissedebilecek algı dünyamız
ne derece duyarlı ve hassas?
Görünüşe bakılırsa her şey biraz yüzeyde gibi.
Tepkili bir toplum olduğumuz kadar birliktelik
duygumuzun da zaman zaman ağır bastığı söylenebilir. Fakat bunda istikrar
sahibi olduğumuz pek söylenemez.
Geleneksel birlikteliklerin devam ettiği şu son
demlerde, Ramazan ayı umarım birçoğumuz için süreklilik arz eden içsel bir devrime yol açar ve sonsuzluk için mihenk
taşı olur.
Yarınki günlerimizin de, bir bayramın mânâ ve mutluluğunu yaşatan değerli anlardan örülmesi dileğiyle.
Semiha Kavak
Cok Cok begendim.. Emegine saglik..
YanıtlaSil