“Nihil habentes omnia possedentes”
Hiçbir şeyleri olmadığı için her şeye
sahip olanlar
Hayatın
farklı yönlerini algılarken, ezoterik bir dünya görüşüyle içsel mânâdaki ‘tek’liklerinin
farkındalığında olup erdemleri soyuttan somuta aktararak bir yaşam tarzı haline
getiren, bilgi ve inancı aynı tezgahta dokuyarak yarattığı hasırdan başka
hiçbir şeyi olmayan insan Batı’da “şövalye”, Doğu’da ise “fakir”dir..
"Şövalye denildiğinde elinde kılıç,
üzerinde silahşör kıyafeti bulunan, atına binmiş biri gözlerimizin önüne
gelebilir, tıpkı fakir denildiğinde kılık kıyafeti eskilikten yırtılmış, üstü
başı kirli birinin gözümüzde canlaması gibidir. Bu değerlendirmeler bizim
dışımızdaki hayatın maddi yönünü ifade eder; oysa Batı’nın şövalyesi ve
Doğu’nun fakiri tamamen içsel manevi dünyaya ait tanımlamalardır. Bu açıdan
bakıldığında aralarında fark yoktur. Biri tasavvufa, diğeri Ortaçağ Avrupasına
ait olsa da günümüz dünyasında bir Şövalye ya da Fakir gibi yaşayabiliriz,
sahip olduğumuz maddi zenginlik buna engel değildir...
“Hem şövalye hem de fakir ezoterik
dünyanın insanıdır, onlar yalnızdır..."
Son
zamanlarda Avrupa ve Amerika’da sıkça kullanılmaya başlanan seçilmiş kişilere
açıklanan öğretileri tanımlamakta kullanılan ezoterik sözcüğü, Türkçe’deki karşılığı
ile "içrek", yani "içte kalan, saklı olan" anlamlarını haiz.
Grekçe’de "iç, içsel" anlamındaki "esoterikos" sözcüğünden
ya da "gizli, içsel olan" anlamlarına gelen "eisotheo"
sözcüğünden türetilmiş, sözcük anlamı olarak, sadece belli bir topluluğa
verilen (insiye) , semboller ve şifreler aracılığı ile aktarılan erginlemeye
(fr. initiation ) dayanan, metafizik öğretilerdir.
Amaç
Tanrı’dan varolan fakat onun kadar mükemmel olmayan insanın dünya üzerinde
yaşadığı hayatının sonucunda tekamül ederek yeniden Tanrı’ya dönmesidir. Kendi
tekamülünü sağlamaya çalışırken, kolektif ödevi ise başkalarınınkini
sağlamaktır. Bu iki ayrı ödev birbirlerinden soyutlanamaz.
Ezoterizme
göre, ezoterik bilgiler, herkese açıklanmadan kapalı tutularak belli eğitimler
sonrası o bilgileri almaya hak kazanananlara zaman içerisinde semboller ve
alegoriler vasıtasıyla anlayış düzeylerine göre yavaş yavaş aktarılan
öğretilerdir.
Ezoterik
sistemde aday, dünya üzerinde yaşayarak öğreneceği çok şeyi olduğuna inanır ve
kendini dış dünyaya kapamaz. Yalnızca geleneksel bilgi ile sınırlı kalmayıp,
ezoterist çağının bilimsel gelişmelerini de uyarlar.
Murat
Bilgili, Batının Şövalyeleri Doğunun Fakirleri adlı kitabında, ezoterik
ilkelerin sırlarını, öykü, deneme, şiir türünde değişik edebî biçimlerle harmanlayıp,
ezoterizmin hayat üzerindeki etkisini yalın ve net bir üslûpla okuyucuya
aktarıyor.
"Sayısız olayların birbirine
girdiği nedensellikler içinde onların akıcılığını sağlayan hayatın enerjisidir.
O enerji her şeyin özüdür. Bitmeyen bir potansiyeldir. Hayat ileriye, geleceğe
doğru yönelirken geriye, geçmişe göre anlam kazanır. Ona anlam verecek olan
insandır."
Ezoterik
sistemin muhatabı “insiye” adı verilen adaylar, belli kriterlere (ahlaklı,
erdemli, inançlı) göre seçilen ve
sırların öğretisine bir törenle kabul edilen kişilerdir. İnsiye, sistemin
belirlediği kurallar (teavün, tolerans, tevazu) çerçevesinde her adımda
kendisiyle yüzleşerek kamil insan olma yolunda ilerler.
“Tekamül yoluyla kamil insana doğru
ilerleyiş durağanlığı değil hareketliliği gerektirir. Ezoterik sistem
insanlığın yarattığı tüm kültürel değerlerle beslenen ve onlarla donatılmış bir
üst yapıdır. Ve kişi, onunla ilişkisi sırasında aldıklarıyla kendi yolunda
ilerler, bu iç dünyasına doğru yaptığı bir yolculuktur. Ortaya çıkaracağı
özünde varolandır.”
Doğu
ve Batı geleneklerinin temelinde var olan zorluklarla dolu kademeli iniş ve
çıkışların yer aldığı ezoterik sistemin öğretilerine muhatap olan kişiler, tekamül
yolunda ilerlerken, mitoloji, ritüeller, alegori ve semboller bu yolda
ilerleyenlerin rehberi olur. Semboller ve alegoriler kendini bilme sürecini
tetikler.
Tarih
boyunca dünyanın değişik yerlerinde ortaya çıkan ezoterik düşüncenin kaynakları
hem Doğu’dan hem Batı’dan gelir. Ezoterik bilgilerin belirli yöntemlerle bir
yol gösterici tarafından öğrenciye aktarılması sistemi Türk-Şaman
geleneklerinde “el vermek” deyimiyle yer alır.
Ezoterik
sistem içerisinde bulunan ruh göçü kavramı; çok eski çağlardan beri eski Mısır,
Kelt, Maya ve İnka uygarlıkları gibi birçok uygarlıkta bilinen ve kabul görmüş
olan bir kavramdır. Batı tarihinde ise ilk defa eski Yunan bilgin ve
filozofları Pisagor ve Platon tarafından dile getirilmiştir. Hindular, (Yoga,
Vaishnavism, Shaivism), Budistler, Katharlar (Cathares), Eseniler(Esseniens),Caynacılar
(Jainistler), Sihistler, Umbanda'cılar (Makumba, Brezilya),Yezidiler,
Nusayriler gibi birçok mezhep, ezoterik görüşe ait ruh göçü fikrini kabul etmiş
eski ve yeni inanç sistemleri arasındadır..
Ezoterik
öğretinin kapsadığı görüşler “hümanizm” adlı felsefi akımın içinde de varolarak,
Boccacio ve Petrarca gibi ezoterik dünyanın düşünürleri, insanın evrenin
merkezinde bulunduğunu, dünyanın insan ruhunu geliştirmek için bir araç olduğunu,
ruhun hedefinin Tanrıya ulaşmak olduğunu anlatan eserler yazmışlardır.
Tarih
öncesi çağlardan beri toplumdan topluma ve kültürden kültüre farklılaşarak
bugüne ulaşmayı başarmış olan ezoterik inanışlar farklı yönleriyle birbirlerini
destekler.
Türk-İslam
kültürü içerisinde ezoterizmin karşılığı “batınî”dir. Yani ezoterizm, içte
yatan hakikatların asıl olduğu, dışta görünenlerin de ikincil olduğu görüşünden
yola çıkar.
Anadolu
İslam geleneğinde, ezoterizmin izleri, modernlik öncesi dönemlere gelinceye
kadar çok baskındır. Mesela şeyh İsmail Hakkı Bursevi Osmanlı tarihini ezoterik
bir şekilde yorumlamıştır.
İslam
dini içindeki geleneksel ezoterik öğretinin bir yönünün tasavvuf anlayışı
olarak yansıdığını biliyoruz.
Vahiy
kaynaklı ilahi sistem olan islamın tevhid inancında ise ezoterik sistemin ruh
göçü öğretisi tamamen terstir, çünkü tevhid dininde iyinin ödüllendirildiği
kötünün cezalandırıldığı bir ahiret inancı mevcuttur.
Kitap inançların içindeki gizemli ve sırlarla dolu kapalı kavramların mitolojik
alanına yolculuk yaptırarak, hayata nasıl yansıdıkları hakkında bilgi veriyor. İnsanın
ferdi deneyimleri, hayatın farklı yanları çarpıcı bir şekilde anlatılarak,
insanın iç dünyasına dair gizemli bir geziyle okuyucuyu ezoterizmin mistik atmosferine
doğru sürüklüyor. Ezoterik dünyayı tercih eden kişinin kendi varlığıyla
yüzleşmesi, ruha yönelik çağrışımların ince detayları merak uyandırıcı bir
biçimde ele alınıyor.
Semiha Kavak
MOCCA Sayı: 20 - 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder