27 Aralık 2019 Cuma

Tik Ağacı ve Ihlamur


Sanılır ki yitirilmiştir giden
Dalları arasında hazanın
Cana can katan eller biliriz
Ve bir nefeslik kalem

Semiha Kavak

21 Aralık 2019 Cumartesi

Aşkın Krallığı



Cumartesi Kahvaltısı'na güzel bir film... İzlemeye değer.

"aşk, suya çizilen ebru
aşk, iğne deliğinde birleşen yerle gök kadar sancılı"

İyi hafta sonları...



16 Aralık 2019 Pazartesi

Bugünün... Bu gecenin...


İpi elinde olunan uçurtmalar, asla kalmazlar hayalde ve değeri de pek bilinmez. Kopup giden uçurtmalar ise, bunlar unutulmaz hiçbir zaman ve her zaman yâd edilirler.

11 Aralık 2019 Çarşamba

Bir Yılın Son Günleri


“kaç zamandır duru, yalın , iyi insanlar özlüyorum
‘içtenliğin’ ya da ‘dünyagörüşü’nün kirletmediği”

9 Aralık 2019 Pazartesi

Şiir... Tenha... Bugünün... Bu Gecenin...


Git, her nereye istersen, git...
Gül,
Ağla,
Aç kal,
Çıplak kal...
Biliyorum ki asla bulamayacaksın
Uyumak için göğsüm gibi bir orman...

Nizar Kabbani


1 Aralık 2019 Pazar

Zamana Basılan Parmak İzi



Tarihimiz, geçmişimiz çeşitli hikayelerle yoğrulmuş olmasına rağmen bu hikayelerin çok azı günümüze yazılı olarak gelmiştir. Oysa belki de bunların kat kat fazlası dilden dile dolaşır durur.  Bu hikayelerin birçoğu gerçek hayattan  aktarmadır. Zira sözlü kültürü zengin olan ulusların insanların hayatları, düşünceleri, söyledikleri binlerce hikayeyi  besleyecek zenginliktedir. Bu kültürel zenginliğin süre gideceği düşüncesi onların yazılı olarak kalıcı hale getirilmesine bir engel teşkil eder adeta. Belki de bu yüzden anı, portre kitapları bu manadaki zenginliğimize göre oldukça azdır.

Felsefe, din, sosyoloji ve diğer birçok konuda çeşitli kitaplar yazmış olan Prof. Dr. İsmail Yakıt, milliyetçi-muhafazakar çevrelerin yakından tanıdığı isimlerin de yer aldığı hatıralarını, onlar hakkında edindiği izlenimleri kitaplaştırdı bu kez.
Prof. Yakıt’ın, “Çocukluk yıllarımdan beri hatıralarıyla zihnimde yer etmiş, ruhumda, gönül dünyamda iz bırakmış kişileri ve onların anılarını bu kitapta anlatmaya çalıştım. Dolayısıyla bunu bir nevi hatıra-portre  denemesi olarak görebileceğimiz gibi, aynı zamanda da  benim “ömrümün aynası”  diyebileceğim bir kitaptır.” dediği kitapta 35 şahsiyetin portresine yer verilmiş.

Kitapta yer alan isimlerin birçoğuyla  gençlik yıllarında karşılaşmış olan Prof. Yakıt, sık sık bunların tavsiyesi ve öğütleriyle hayatını yönlendirmeye çalışmış, onlardan feyz almış. Milliyetçi camianın önde gelen isimlerinden biri Dündar Taşer. “Dündar Ağabey’in bir ülkücünün nasıl davranması gerektiğine dair bize söyledikleri hala kulaklarımdadır. Dündar Taşer, “Ülkücü, mevcut düzene göre değil, mevcut düzenin aleyhine göre de değil, kuracağı düzene göre hareket eder. Kuracağı düzende adalet vardır, milletin hukukunu korumak vardır. Öyleyse ülkücü adil, ahlaklı, dürüst, saygılı ve milletin hukukunu koruyan insandır.” demişti. Ayrıca bizlere “Fikren mağlup edemediğiniz birini, ahlakınızla, efendi davranışlarınızla mağlup ediniz. Sizinle tartışanlar, ülkücülerin fikirlerini beğenmiyorum ama kendileri çok dürüst, çok efendi insanlar diyebilmeli.” diye öğütler vermişti.”

Hocaların hocası olarak bilinen, Türkiye’de felsefe geleneğinin oluşmasında büyük katkıları olan Hilmi Ziya Ülken’le ilgili bölümde ilginç bilgiler yer almakta. “Hilmi Hoca, evinde ayrı bir kitap, fakültedeki odasında ayrı bir kitap ve çantasında taşıdığı başka bir kitap üzerinde çalışırmış. Çantasındaki kitabı yolda okurmuş. Nitekim Nihat Keklik Hoca’nın verdiği bilgiye göre, Spinoza’nın Etika’sını her gün Şişli’den Eminönü’ne gidiş gelişlerde vapurun güvertesinde bir masa üzerinde çalışarak tercüme etmiştir.
Hilmi Ziya Hoca’nın, papaz kıyafeti diye akademik cübbeyi hiç giymediği söylenir. Hatta doçentlik sınavlarında yönetmelikte yer almasına rağmen giymemiştir.”

Şiirleri dilden dile dolaşan, bayrak şairi Arif Nihat Asya’nın ise, kendi şiirlerini okumaktan haz duyan bir şair olduğunu, birçok yerde topluluklara şiirlerini okuyup, onların beğenisini aldığını söyleyen yazar, onu öğrencilik yıllarında tanımış.

“Arif Nihat Hoca’yı Ankara Üniversitesi’nde okurken tanımıştım. Ankara Site Yurdu’nda kalırken, bazı geceler etkinlikler yapardık. O zaman, kendisini çağırıp nefis şiirlerinden okuturduk. Şiirleri şairlerinin ağzından dinlemek gerçekten büyük heyecan verici bir olaydır. Eğer şair günündeyse ve şiiri yazdığı atmosferi yakalayıp okumaya başlarsa, cidden doyum olmuyor. Arif hocamız, benim tespit edebildiğim kadarıyla, okuduğu şiirleri yazdığı atmosferlerde okuyan bir şairdi.”

Genç yaşta kaybettiğimiz milliyetçi/muhafazakar cephenin önemli düşünürlerinden Erol Güngör etkilendiği isimler arasında Yakıt’ın; “Rahmetli Erol Güngör Bey, kendisine sağlığında abi, ağabey olarak hitap ettiğim değerli büyüğümüz, ilim ve fikir adamımız idi. Pek sık bir araya gelip konuşamadığımızdan, yazılarına kendisine olduğundan daha yakındık. Ankara’da talebeyken arkadaşlarla onun düşüncelerini, fikirlerini, görüşlerini okuyup aramızda hep tartışırdık. Bana öyle geliyor ki o, Ziya Gökalp, Peyami Safa ve Alparslan Türkeş’ten sonra günümüzdeki  Türk milliyetçiliği idealinin temel direklerinden biridir.”

Milliyetçilerin önemli isimlerinden olan  Osman Yüksel Serdengeçti ile ilgili birçok hikaye de yer almakta kitapta. Serdengeçti’nin hapishane hatıralarını kendisinden dinler Yakıt: “ Osman Ağabey İstanbul’da iken kaldığı 13 numaralı  hücrenin tek yatağı olduğunu, hava alacak bir yerinin olmadığını, İstanbul’un lağım borularının üstten geçtiğini, suların damladığını, peynir ekmeğin küflendiğini anlatmıştı. Burada aylarca kaldığını, kendisinin yanına garip insanlar verdiklerini, bir yatağa sığmak için ters yattıklarını, adamın ayaklarının Osman ağabeyin başının yanına geldiğini, çok kötü koktuğuna varana kadar tasvir etmişti.”

Türk milliyetçiliğinin bayrak ismi, siyasi tarihimizin  önemli şahsiyetlerinden biri olan Alparslan Türkeş ile ilgili anılara da yer ayrılan kitapta sadece bildik isimler değil, kenarda, köşede kalmış, milli ve manevi şahsiyetlerden bazılarıyla ilgili hatıralar da bulunuyor.

Kitap, bilhassa milli ve manevi değerler alanında önemli etkiler oluşturmuş şahsiyetleri daha yakından tanımak, onların neler yaşadıklarını öğrenmek için önemli bir eser. Umarız okuyuculardan gerekli ilgiyi görür ve bu tip eserlerin yenileri gelir.


Semiha Kavak
Hece Dergisi