11 Mart 2022 Cuma

METAVERSE [Söyleşi]

 


Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Psikolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhammed Kızılgeçit ile Yapay Zeka ve Dindarlık üzerine yaptığı çalışmalardan yola çıkarak son zamanlarda sık gündeme gelen sanal bir yeni dünya: Metaverse'yi masaya yatırdık:


Digital dünya gelişiyor. Bu gelişimle birlikte işlerimiz iyice kolaylaştı. Ancak, bu gelişmenin yeni bir dünya oluşturma amaçlı olduğu iddiaları da konuşulmaya başlandı.

Siz, bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yeni bir dünya gelişimi sanayi devrimiyle başlayan bir süreç. Belirtilen tarihle, dijital dünyanın evre evre hızlı bir şekilde geliştirildiğini, bireysel ve toplumsal olarak hem gözlemlemekte hem de bu sürecin -maalesef- nesnesi olarak da tecrübe etmekteyiz: Özellikle bilgi ve iletişim teknolojilerinde bir paradigma değişiminin yaşandığını; 1990’larda bilgisayar ile iletişim, 2000’lerde web (3.0, 4.0, 5.0), 2010’larda mobilin değişim geçirdiğini ve 2020’lerin paradigmasının belirleyici kavramının Metaverse olduğunu ifade edebiliriz. Sorunuza net bir cevap olarak, evet insanlık için yeni bir dünya indiriliyor. Bir ön yargının oluşmasını istemem fakat, dijital dünyaya evrilme ve özellikle Metaverse ile yaşanan bu durum bana; “Hz Âdem ve eşi Hz. Havva’nın cennetten, belirli bir müddet yaşamaları için yeryüzüne indirilmesiyle başlayan yeni süreç” gibi bir başlangıç olduğunu düşündürüyor.

 

Teknoloji alanında akıl almaz yenilikler var. Robotlar hayatımıza girdi, dünya hepimize yakınlaştı ve uzay yolculuğu için projeler var. Bunlar sizce insanlık hayrına olan gelişmeler mi?

Teknolojik gelişmelerin bizzat kendilerinin insanların hayrına veya şerrine olması, teknolojiyi üreten insanların/uygarlıkların, insanlık için hayır mı? şer mi? Niyetlediklerine göre değişir. Ben faydalı yönünün daha çok işletilebileceği düşüncesindeyim. Ayrıca Müslümanların dijital göçmen modundan olabildiğince hızla çıkarak; dijital yerli niteliğinde olabildiğince yine hızlı bir şekilde teknolojiyi üretmesinin de elzem olduğu kanaatindeyim. Bu noktada sorguladığımız problemli durum, yani teknolojinin getirdiği temel problemler, teknolojinin Batı uygarlığının eline geçmesiyle birlikte, Batı’nın teknolojiyi din ve değer odaklı bir şekilde inşa etmemesinden kaynaklanmaktadır.



Şimdi de Metaverse gündemde ve yer kapma yarışı başlamış durumda. Metaverse nedir, bununla ne amaçlanıyor?

Metaverse’ün tanımı “yeni bir gerçeklik, anlam dünyası ve iş birliği fırsatları sunan; kültürel, entelektüel ve ekonomik üretim için alt yapı ve etkileşim olanakları tanıyan; farklı gelişmiş teknolojilerin eş zamanlı ve entegre bir biçimde kullanıldığı; siber toplumsal bir düzlem” şeklinde yapılabilir. Yani, eğitimden ticarete, iş toplantılarından konserlere, aile ve arkadaş buluşmalarından oyunlara, mistik ve metafizik arayışlara kadar her şeyin yapılabileceği bir alan olarak sunuluyor. Metaverse’le evreninde ırk, cinsiyet ve fiziksel engellilik gibi konseptlerin zayıflaması beklenmektedir. Metaverse ile insanın gündelik hayatının tüm yönleriyle alternatif bir sanal anlam alanına taşınmanın hedeflendiği söylenebilir.

Metaverse dair en büyük endişeler ise: Güvenlik ve mahremiyet. Dijital şiddet ve siber zorbalık. Bilgi düzensizlikleri. Değersiz ve profan bir yaşam kurgusu

 

Biz müslümanlar bu tip teknolojik gelişmelerin neresindeyiz, bu alanlarda neler yapmalıyız?

Savunma sanayimizdeki gurur veren gelişmelere rağmen bu teknolojileri maalesef ya takipçi ya da bunlara entegre olma düzeyindeyiz. Yapay Zeka kapsamındaki çalışmalar vesilesiyle ısrarla şunu ifade ediyorum. İlk yapılması gereken, bu teknolojileri, ileriyi öngörerek daha hızlı ve aktif bir şekilde bizim üretmemiz gerekir ki kendi değerlerimize uygun bir dünya inşa edilebilsin. Yani Zuckerberg ifadesine göre ellerindeki dünyanın en güçlü 5. bilgisayarlarının yaz aylarında dünyanın en güçlü bilgisayarı olacak. Ben buna benzer pek çok bilgisayarın Müslüman kullanıcıların elinde olmasını çok arzu ederdim. Ya da kendi dijital dünyamızı kendimize göre inşa etmek ya da daha ötesini… İkinci olarak da var olan teknoloji alanlarında da değerlerimize uygun bir kurguya alan açmak. Yani faydalanmak.

 



Müslümanlar Metaverse’e karşı ne gibi filtreler geliştirebilirler, Metaverse üzerinden kendi inanç dünyasına nasıl ve hangi yolla kazanç sağlayabilirler?

Bu soru ile ifade edilen faydalanmak, benim için ikinci aşamada düşünülen bir durum. Fakat bireyin sürekli akmakta olan dijital hayatına da dâhil olmak gerekir. Bu noktada, AB alt komisyonlarında Yapay Zeka’nın hukuki kullanım şartlarını belirleme çalışmalarında olduğu üzere bizim de kurumsal olarak, dijital dünyada var olma kural ve kılavuzumuzu oluşturmamız gerekiyor. Özelde İslam’ın hem sembollerini hem de değer odaklı kurgusunu metaverse’e taşıyabiliriz. Buna “başkasının pazarında, ne kadar kendinize uygun var olabilirsiniz?” şeklinde itiraz edilebilir. Fakat bin yıl önce fütüvvet için Anadolu’ya ya da Rumeli’ye gidenler de böyle yapmadılar mı? ABD’de, Avrupa’da ya da internet dünyasında da İslam’ı anlatmıyor muyuz?

Bu vesileyle şunu özellikle paylaşmak istiyorum: İlahiyat ve felsefe müktesebatımız yeni dijital dünya modunu anlama ve kurgulama açısından yeterli niteliğe sahiptir: Çünkü Sudûr (yaratılış) nazariyesini insanlığa daha ayrıntılı izah edenler Müslüman filozoflar. İsra’nın ve Miracın ruhla mı? bedenle mi? ya da hem ruh hem de bedenle olduğunu ifade edenler müfessirlerimizdir. Rüyada yaşanılan fakat bedende somut sonuçları olan durumların hükmünü bildiren fıkıhçılarımız. Âlemin sadece şehadet âlemi (reel âlem) olmadığını; vahdet-i vücûd ve vahdet-i şuhûd nazariyeleriyle alem-i misal ve diğer boyutlardan bahsedenler mutasavvıflarımız… Bu müktesebat artık yeni gelecek kurgusu için işe koşulmalı.



 

Suud hükümeti Metaverse destek vererek Kabe’yi ve diğer kutsal yerleri sisteme dâhil etme kararı almış. Bunun sonucu ve etkileri nasıl olur?

Din psikolojisi bağlamında biz, dini tecrübeyi çeşitlere ayırırız. Burada yaşanılan elbette bir ibadet tecrübesi değil; fakat metaverse kullanıcıları için dini ya da mistik/spiritüel bir tecrübeye kaynaklık edecek bir durum. Bu durumun Metaverse ve reel dünya bağlamında, mekânsal olarak herhangi bir batı başkentine bir mabed/mescid inşa etmeye tekabül ettiğini ifade edebiliriz. Yani tevhidin sembolünü semboller dünyasına taşımak… Bu kaçınılmaz süreç, görülen o ki tüm dini, kültürel ve ticari niteliğe sahip alanlar da bu dünyaya taşınacak. Fakat dikkat edilmesi gereken, bu mekânların sadece kapitalist bir tüketim nesnesine dönüştürülmesi.

Dijital dünyanın Müslümanlar tarafından inşa edilmesi ve yeniden kurgulanmasının gerekçesini ise yaşanılan ve tekerrür etmesini arzulamadığım şu tecrübeyi anımsatarak bitirmek istiyorum: 

Misyonerler Afrika'ya geldiğinde bizim topraklarımız onların İncilleri vardı. Dua edelim dediler. Gözlerimizi kapattık. Açtığımızda, bizim İncilimiz, onların toprakları vardı (Jomo Kenyata).

Zuckerberg, metaverse davet ettiğinde bizim elimizde hem gerçek dünyamız hem de dijital aygıtlarımız vardı; Sanal life girelim dediler. Bizler sanal gerçeklik gözlüklerini taktık. Açtığımızda ise bizim sadece dijital aygıtlarımız; onların da dünyaları vardı.


Semiha Kavak

Yeni Şafak