15 Eylül 2020 Salı

Kitaplar Arasından Salgın Hastalıklara

 


Dünden bugüne salgın hastalıklarından ilhamla dünya edebiyatının en çok okunan romanları kaleme alınmıştır. Bu romanların bir kısmı gerçek hikayelerden yola çıkmıştır. Öte yandan salgın döneminde en çok okunan sağlık ve bilim kitapları arasında bu hastalıklar  hakkında bilgi veren, nasıl korunmamız gerektiğini anlatan güvenilir çalışmalardır. Bu anlamda pandemi sürecince yerli ve yabancı dillerde birçok kitap raflarda yerini aldı. Geçmişten bugüne salgın hastalıkların ele alındığı yerli ve yabancı edebiyat kitaplarından yola çıkarak bir okuma listesi oluşturduk.


SEMİHA KAVAK

İnsanoğlu var olduğu sürece birçok salgınla karşılaşmış ve çeşitli dönemlerde yaşanan bu salgınlar milyonlarca insanın ölümüyle neticelenmiştir. Tıbbın günün salgınları karşısında yetersiz kalması, karantinanın yeterince uygulanamaması vs. gibi nedenlerle kitlesel ölümlere yol açan bu salgınların önüne geçilememiş, tıptaki gelişmelere rağmen de süreç içerisinde yeni salgınların ortaya çıkması önlenememiştir.

Tarihte yaşanmış olan ve kitlesel ölümlere yol açan bu salgınlar birçok sanat eserinde tasvir edilmiş, insanlık tarihini anlatan her şeyde yerini almıştır.

Bu salgınlar aynı zamanda birçok edebi esere de konu olmuş, bu salgınların güne ve geleceğe etkisi kitaplarda, makalelerde yerini almıştır.

Tarihte en çok ölümlere yol açan salgınlardan olan veba, cüzzam, kolera, tifüs, İspanyol gribi, Asya gribi gibi çeşitli ölümcül gripler, hıv/aıds, sars, mers-cov gibi salgınları konu edinen önemli eserlerin yanı sıra bu salgınlardan korunma konusunda da yazılmış eserler mevcut.

Tarihte en önemli yere sahip olan veba salgınıyla ilgili birçok önemli kitap bulunuyor. Ortaya çıktığı 14. yüzyılda Avrupa’da 200 milyon kişinin ölümüne yol açan veba, son bulduğu 19. yüzyıla kadar edebiyatı en çok etkileyen salgınlardan biri oldu.

 SALGIN ÜNLÜ ROMANLARDA

Veba ve edebiyat deyince de akla ilk olarak Giovanni Boccaccio'nun Decameron'u geliyor. Boccaccio’nun 1348-1351 yılları arasında yazdığı hikayeler, İtalya'daki veba salgınından kaçmak için bir araya gelen yedi genç kadınla üç genç erkeğin önce bir ev sonra da şatoda konaklarken birbirlerine anlattıkları öykülerden oluşuyor…

Klasiklerin yazıldığı dönemin korkulan rüyası olan kara ölüm, Daniel Defoe’nin kaleminden ‘Veba Yılı Günlüğü’ olarak dökülüp kayıtlara düştü. 1722 yılında yayınlanmış olup, İş Bankası Yayınları arasında yer alan kitapta 1665 yılında Londra’da veba salgını sırasında yaşanan olaylar, bu salgının ekonomiye etkileri tarihe not düşülmüş. Hayalî gözlemleri, resmî bilgileri, sayısal verileri ve yarattığı kahramanları kitabında bir araya getiren Defoe, usta bir yazar olarak o günleri anlatmış.

Varoluşçu edebiyatın önemli ismi Albert Camus “Veba” adlı romanında kitlesel bir hal alan veba salgını karşısında Doktor Rieux, Tarron ve Grand'ın aralarında gösterdikleri dayanışma örneği, başta yetkililer olmak üzere, herkes için güç ve umut kaynağı olarak ortaya çıkar. Camus, eserinde, Doktor Rieux'ün kişiliği üzerinden dünyanın bu tür olaylarla karşılaşmasını ele alarak okuyucuları yenilginin sonu gelmeyeceğini bile bile kötülüklere karşı çıkmaya, yaşama anlam katmaya çağırır.

Jack London da “Kızıl Veba” adlı eserinde vebadan kurtulan bir avuç insanın yaşam ve medeniyet mücadelesini öne çıkarır. Vebadan arda kalanlar insanlık tarihinin başlangıçlarına döner ve o günleri yeniden yaşamaya başlar ancak kaybolup giden eski dünyanın sırlarını hatırlayan, hayatta kalan tek insan olup yaşı bir hayli ilerlemiş olan Profesör James Howard Smith onlara öncü olur. Onun tek umudu yetişecek neslin bu barbarlığı, cehaleti ve umursamazlığı aşıp medeniyete yeniden erişmesidir. 

Bakteriler ve mikroplar açısından bir dünya tarihi niteliğinde olan “ Mahşerin Dördüncü Atlısı” adlı eserde Andrew Nikiforuk, toplumsal hayatın hastalıklarla yakın ilişkisini çevreci bir bakışla incelemekte ve dünyamızın en eski sakinleri olan mikro-organizmalarla barış yapmamızı , yani bağışıklığın önemini öne çıkarmış. 

Kurgusal romanlardan olan “Körlük” adlı eserinde Josef Saramago, adı bilinmeyen bir ülkenin adı bilinmeyen bir kentinde, arabasının direksiyonunda trafik ışığının yeşile dönmesini bekleyen bir adam ansızın beyaz kör olmasının ardından, körlük salgını bütün kente, hatta bütün ülkeye yayılır, bu hastalığa yakalananlar etrafı süt gibi bembeyaz görmeye başlar. Kısa sürede şehirde pek çok kişiyi etkisi altına alan hastalıkla beraber bir kargaşa da yaşanmaya başlar. Beyaz körler sağlıksız şartlar altında karantinaya alınırken, bu durum insanlığın kendini de sorgulamasına neden olur. 

GERÇEK HİKAYELER DE VAR 

Geraldine Brooks’un “Mucizeler Yılı” adlı eseri, bir tarihi roman. Kitabın kurgusu 1666 yılı İngiltere’sinde tüm sakinleri vebaya yakalanan “Eyam” isimli köyün gerçek hikâyesine dayanıyor. Londra’dan gelen gezgin bir terzi, hayvancılık ve madencilikle uğraşan bu kendi halindeki sessiz köye veba hastalığını taşır. Öngörülü genç bir rahip, köylüleri, hastalığı yaymamak için köyü karantinaya almaları gerektiğine ikna eder. Ancak ölüm korkunç yüzünü gösterince, insanlar dualardan ve şifalı bitkilerden yüz çevirip çareyi üfürükçülükte ve ölümcül bir cadı avında aramaya başlarlar. Hikâyenin anlatıcısı genç Anna Frith istemeden de olsa bu umutsuz savaşta ön saflarda yer alır.

Gabriel Garcia Marquez’in “Kolera Günlerinde Aşk” adlı eseri ise Kolombiya’da koleranın ortalığı kasıp kavurduğu, bir tırpan gibi insanları biçtiği bir zamanda yaşanan romantik bir aşk öyküsü.

“Dünyamızı Değiştiren On İki Hastalık” Irwin W. Sherman'ın yazdığı kitapta kolera, sıtma, frengi, grip ve AIDS gibi hastalıkların yayılımı ve sonuçları anlatılırken bu hastalıkların siyasi ve toplumsal sonuçları ele alınmakta. Dünyayı kasıp kavuran Hitler’in ortaya çıkışına dair kitapta ilginç değerlendirmelere yer verilmiş.

Yükselen Güneş, Zaman Tüneli ve Küre adlı romanlarıyla tanıdığımız Michael Crichton “Uzak Mikrobu” adı ile çevrilen kitabında sürekli evrilen ve daha önce görülmemiş olan bir mikroorganizmanın sebep olduğu bir salgını anlatmakta. Kitapta ABD’nin uzaya gönderdiği bir askeri araştırma uydusunun küçük bir kasabaya düştükten sonra uzaydan şimdiye kadar bilinmeyen çok ölümcül bir virüsü de beraberinde getirmiş olduğundan şüphelenilmesi, bölgenin karantinaya alınması ve zamana karşı yarışarak bu virüsün sırrını çözmeye çalışmaları konu edilmekte.

Kanadalı yazar Margaret Atwood “Antilop ve Flurya”da dünyada doğal kaynaklar tükenirken ve insanlık veba nedeniyle yok olurken büyük şirketlerin tek derdinin insanları aptallaştırarak sentetik yaşamın daha iyi olduğuna inandırmak ve kasalarını doldurmak olduğunu anlatmakta.

Meksikalı yazar Yuri Herrera, “Bedenlerin Göçü” kitabında ölümcül bir salgının pençesine düşmüş isimsiz bir şehri anlatıyor. Kitapta insanların bir kısmı eve kapanırken bir kısmı randevuevlerine gitmeyi sürdürüyor.

Kanadalı yazar Emily St. John Mandel’in “İstasyon On Bir” adlı romanında ölümcül bir grip virüsünün dünyanın yüzeyinde patlaması, ölüm oranının % 99’un üzerinde olması ve medeniyetlerin yıkılması konu edilmekte.

Amerikalı yazar Peng Shepherd yazdığı ilk romanı The Book of M ile 2019 yılında Neukom Edebiyat Sanatları Enstitüsü ilk kurgusal roman ödülünü aldı. Kitapta bir salgın nedeniyle insanların önce gölgelerini kaybetmeleri, sonra yepyeni güçlere sahip olmaları, ancak bir süre sonra da tüm hafızalarının silinmesi anlatılıyor. Sevdiklerini kurtarabilmek için her şeyini feda etmek zorunda kalan bir grup insanın etkileyici hikâyesi konu edilmiş.

Philip Roth, “Nemesis” adlı eserinde 1944 yazında polio salgını nedeniyle Newark sakinlerinin, özellikle de çocuklarının hayatlarını cehenneme çevrilmesini ele alır. Gözleri yeterince iyi görmediği için orduya alınmayan genç beden öğretmeni Bucky Cantor ise bir okulun bahçe sorumluluğunu üstlenirken bir yandan da orada oynayan çocukları hastalıktan korumaya çalışır. Uzaktaki sevgilisine kavuşmanın hayalini kuran Cantor, bu hayaline ulaşmak için acele ettiğinde bütün hayatını değiştirecek bir seçim yapar.

KEHANETTE BULUNAN KİTAP 

Öte yandan salgınları önceden haber verdiği iddia edilen kimi komplo teorilerine ve kehanetlere dayanan kitaplar da var. Bunların en önemlilerden biri ABD’li yazar Dean Koontz’un 1981 yılında yazdığı “The Eyes Darkness” (Karanlığın Gözleri) adlı kitabı. Koontz bu eserinde corona virüsü salgına değiniyor ve adeta yaşananlar konusunda kehanetlerde bulunuyor.

Slyvia Browne ve Lindsay Harrison’un “Dünyanın Sonuna İlişkin Tahminler ve Kehanetler” başlıklı kitabında, ‘2020’lerde, akciğerleri ve bronşları ciddi oranda etkileyen, tedaviye ise zalimce direnen zatürre benzeri bir hastalığın patlaması nedeniyle ortalıkta ameliyat maskeleri ve plastik eldivenlerle dolaşan çok daha fazla insan göreceğiz. Hastalık hakkında kafa karıştırıcı olan şey ise, bir kış boyunca müthiş bir paniğe yol açtıktan on yıl içerisinde hem sebeplerini hem de tedavisini gizemli bırakarak tamamen ortadan kaybolacak’ ifadelerine yer verilmiş olması bu kitaba olan ilgiyi artırmış. 

OSMANLI’DA SALGIN HASTALIKLAR 

“Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Salgın Hastalıklar ve Kamu Sağlığı” adlı eserde salgın hastalıklar ve kamu sağlığı uygulamaları, çeşitli tarihsel dönemlerde devlet ve toplum perspektifinden incelenmekte. Kitapta yer alan yazılarda, kamu sağlığı ve kenti sıhhileştirme çabaları çerçevesinde mekân ve kurum özelinde bazı değerlendirmelerde bulunularak, imparatorluğun ve cumhuriyetin genel sağlık politikası hakkında çeşitli görüşlere yer verilmekte. Kitap, bir taraftan Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne uzanan zaman diliminde devletin sağlıklı vatandaşlar yetiştirmek için tesis ettiği kurumları, bireylerin bu uğurda nasıl seferber edildiğini inceleyerek, devletin sağlık politikaları bağlamında zihniyet değişimini ele almakta; diğer taraftan ise toplumun belirleyiciliğine ve sağlık tarihinin ulusları aşan özelliğine dikkat çekerek, sınırların sadece devletleri birbirinden ayıran bir hattan ibaret olmadığını gözler önüne sermekte. 

Daniel Panzac’ın Osmanlı İmparatorluğu’nda Veba (1700-1850) adlı eserinde Balkanlar, Anadolu ve Arap toprakları ile Kuzey Afrika’da 150 yıllık süreçte vebanın hikâyesi analitik bir yaklaşımla ele alınmakta. Bu eserde vebanın tanımı üzerinde durulduktan sonra 1778-1787 yılları arasında Osmanlı topraklarında veba, Osmanlı topraklarında vebanın epidemiyolojisi (doğal, daimi ve geçici veba odakları), vebanın deniz ve kara yoluyla yayılması, vebanın bulaşması konuları etraflıca açıklanmakta.

10 akademisyen ve araştırmacının hazırladığı makalelerden meydana gelen “Osmanlı’da Salgın Hastalıklarla Mücadele” bulaşıcı hastalıkların dünyada ve Osmanlı coğrafyasında neden, nasıl, nerelere ve kimlerle yayıldığı, salgınları önlemek için ne gibi tedbirlerin alındığı ve bunun siyasi ve ekonomik sonuçlarının neler olduğu gibi sorulara cevap veriyor.

M. Kemal Temel “Gelmiş Geçmiş En Büyük Katil: 1918 İspanyol Gribi” başlığı altında yazdığı kitapta İspanyol Gribini ele alıyor. Milyonlarca insanın ölümüyle sonuçlanan İspanyol gribinin kitleleri nasıl bir çaresizliğin içine soktuğu Temel’in bu kitabında bir dram olarak okuyucuyu etkiliyor. 

TÜRK EDEBİYATINDA SALGIN 

Türk edebiyatında da geçmiş salgınlarla ilgili eserler var. Reşat Nuri Güntekin'in ‘Salgın’ı bunlardan biri. Bu eserde Güntekin, Cumhuriyet'in ilk yıllarında Anadolu'nun bir köyünde ortaya çıkan salgını anlatır. Güntekin, salgın karşısında insanların tepkilerine ve idari yöneticilerin umursamazlığına odaklanır hikayesinde…

Öte yandan salgın baş karakter olarak yer almasa da ölümlerin nedeni olarak eserlerde rol alır. Klasik Türk edebiyatında ölümler genellikle salgın hastalıklar nedeniyle gerçekleşiyor. Bakıldığında, Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat da (Şemseddin Sami) Talat sıtmadan, Müşâhedât’ta (Ahmed Mithat Efendi) Antuvan Kolariyo hummadan, İffet’te (Hüseyin Rahmi Gürpınar) Sadık Bey kuşpalazından, Mev’ud Hüküm’de (Halide Edip Adıvar) Hayri tifodan, İstanbul’un Bir Yüzü’nde (Halit Karay) Fikri Paşa zatürreden, Çalıkuşu’nda (Peyami Safa) Munise’nin ablası kuşpalazından hayatını kaybediyor.

 Salgınların ölümcül hal alması çoğu kez kişilerin bağışık sistemiyle ilişkilendirilmekte. O nedenle güçlü bir bağışıklık sisteminin önemine vurgu yapan ve bu konuda tavsiyelerde bulunan farklı dallarda yazılmış olan çeşitli eserler de mevcut.

Amy Myers,” Bağışıklığınızı Güçlendirin” adlı eserinde salgınlara karşı en etkili silahın güçlü bir bağışıklık sistemi olduğunu tüm bilim insanları gibi söylüyor. Amy Myers bu kitabıyla alerjilerden salgın hastalıklara, astımdan gıda hassasiyetlerine pek çok hastalığı mercek altına alıyor ve güçlü bir bağışıklık sistemi için yapılması gerekenleri anlatıyor.

Annie B. Bond ve Melissa Bre tarafından kaleme alınan “Doğru Gıda” adlı kitap ise 8 kolay adım ile yeni ve sağlıklı bir yaşam öneriyor. National Geographic’in hazırladığı kitapta, güçlü bir bağışıklık sistemi ve sağlıklı bir beden için nelerden uzak durmamız ve hangi gıdalara yönelmemiz gerektiğini anlatılmış.

Salgınlarda önemli bir tedbir olarak düşünülen ‘Sosyal mesafe ve izolasyon’ insan psikolojisini doğrudan etkiliyor ve güçlü bir mutsuzluk hissine yol açabiliyor. Ünlü psikolog Daniel Gilbert’in “Mutluluk Beyinde Başlar” adlı kitabı, bu sorunun aşılması için çeşitli öneriler sunuyor.

 YAKIN DÖNEM SALGINLARIYLA İLGİLİ KİTAPLAR 

İspanyol gribinden sonra en etkili salgın olan koronavirüs salgını çeşitli komplo teorilerine yol açtığı gibi sonrasında oluşacak tablo konusunda da çeşitli görüşler mevcut. Sıkça duyduğumuz “Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” sözünün tam olarak neye tekabül ettiği en çok sorgulanan konular arasında yer almakta.

COVİD-19 salgınıyla birlikte hem bu virüs hakkında, hem korunma tedbirleri hakkında, hem de bundan sonra dünyanın alacağı yeni şekil hakkında yüzlerce makale yazıldı. Dünyanın birçok yerinde, birçok dilde kitaplar yayınlandı.

Ülkemizde de bu alanda ilginç kitaplar mevcut. Henüz bu virüsün ne olduğu ve korunmak için neler yapılması gerektiğinin yoğun olarak konuşulduğu günlerde yayınlanan Muhammet Taşdemir’in “Covid-19 Koronavirüs El Kitabı” adlı eserde herkesin anlayabileceği düzeyde 50 soruya cevap aranmakta. Küresel Salgın Nedir? Koronavirüs Nedir? COVID-19 Nedir? COVID-19 Küresel Bir Salgın mıdır? Kaç Tip Koronavirüs Çeşidi Vardır? Sosyal Mesafe Nedir? Günlük Hijyen Kurallarına Nasıl Uyulmalıdır? gibi soruların yer aldığı bu kitap bir el kitabı niteliğinde. 

Sonia Shah’ın Cihat Taşçıoğlu tarafından “pandemi “ismiyle çevrilmiş olan, “Koleradan Koronavirüslere Dünyayı Sarsan Virüsler” kitabında tarihin derinliklerine iniliyor, salgınların nerelerde, nasıl yayıldığına, etkilerine değiniliyor. Çin’deki hayvan pazarlarının salgına yol açtığı iddiaları üzerine hayvan pazarlarına inilerek buradaki gözlemlerini aktaran yazar, bizlere SARS’tan Ebola’ya, koleradan koronavirüslere bir virüs tarihçesi sunuyor.

“Pandemi “isimli bir başka kitabın yazarı ise Metin Bakar. “Pandemi-Kartlar yeniden Dağıtılıyor” adlı eserinde Bakar, koronavirüsle birlikte bazı devletlerin insanlık üzerinde ne gibi tahakkümler kuracağından yola çıkarak, bu virüsten daha etkili olabilecek bir virüsün devletleri nasıl etkileyeceğini kurgusal bir anlatımla dile getiriyor.

Koloni kitap tarafından yayınlanan “Salgın Hastalıklar ve Koronavirüs, Covıd-19 Hakkında Önemli Bilgiler” adlı eserde, Salgın hastalıkların seyri ve yaşanan Koronavirüs salgını hakkında çeşitli sorulara cevap verilmiş.

Henüz COVİD -19 salgınının başladığı günlerde Kürşad Berkkan tarafından kaleme alınan “Corona ve Virüs Savaşları” adlı kitap, gündemdeki komplo teorilerini ayrıntılı biçimde inceliyor. Kürşad Berkkan’ın eseri yaşanan sürecin doğal olmadığını, planlı bir organizasyon olduğunu düşünenler için biçilmiş kaftan. Yazar, herkesin aklında olan soruları soruyor. Koronavirüs salgının başlangıcı ve yayılmasındaki soru işaretleri üzerine yoğunlaşıyor. Gizli organizasyonlar ve tarikatlar konusunda uzman olan yazar, kitabında biyolojik silah çalışmalarına da derinlemesine yer vermiş. Corona virüsü nasıl ortaya çıktı, virüs savaşları başladı mı, domuz gribi, kuş gribi, sars virüsü gibi olayların perde arkasında kimler var, aşı ve ilaç sektörleri hangi baronların ellerinde gibi birçok sorunun yanıtını bu kitapta bulabilmek mümkün. 

Sadece yetişkinler için değil, çocuklar için de koronavirüsle ilgili el kitabı denilecek türden kitaplar mevcut. Çocuklar İçin Koronavirüs adlı : Elizabeth Jenner, Kate Wilson & Nia Roberts Danışman: Prof. Dr. Graham Medley, Enfeksiyon Hastalıkları Profesöründen oluşan ekiple, Londra Halk Sağlığı ve Tropik Hastalıklar Hastanesi tarafından hazırlanan kitap resimlerle çocuklara koronavirüs hakkında bilgiler veriyor. Nazlıcan Kabataş tarafından çevirisi yapılmış olan kitap, çocuklara bu virüse karşı alınması gereken tedbirleri de öğretir türden.

Dünya Sağlık Örgütü, UNICEF ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği dahil olmak üzere insani yardım alanında çalışan 50’den fazla kuruluşun işbirliğiyle çocuklar için bir hikaye kitabı hazırlandı.

“Kahramanım Sensin, COVID-19 ile Savaşan Çocuklar!” isimli hikayede, hayali bir yaratık olan Ario vasıtasıyla çocukların kendilerini, ailelerini ve arkadaşlarını koronavirüsten nasıl koruyabilecekleri, yeni ve hızla değişen bir gerçeklikle karşılaştıklarında zorlayıcı duygularını nasıl yönetebilecekleri anlatılmakta.

Manuela Molina tarafından çocuklar için hazırlanan “Merhaba , Ben Bir Virüsüm” adlı kitap da birçok dile çevrilen görsel bir kaynak. Covibook adı verilmiş olan bu kitapçık bol resimli ve çocukların duygularına ve neler yapabileceğine odaklanan 12 sayfalık bir kaynak. 

İtalyan Çocuk Müzeleri işbirliği ile oluşturulan ve Uluslararası Çocuk Müzeleri Birliği tarafından desteklenen rehber İnformel Eğitim-Çocuk İstanbul girişimi ve İBB Kent Konseyi Başkanlığı işbirliği ile Türkiye’deki çocuklarla buluşan kitaplardan biri.

Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından COVID-19 salgını sonrası dünya düzenine ilişkin Türk akademisyenlerin yazdığı makalelerin yer aldığı, COVID-19 Sonrası Küresel Sistem: Eski Sorunlar Yeni Trendler” adlı kitapta, akademisyenler COVID-19 sonrasında nasıl bir sistemle karşı karşıya kalacağız? Salgın sonrası küresel çapta yaygın eğilimler neler olacak? Bizi ne tür tehditler bekliyor? Önümüze nasıl fırsatlar çıkacak? gibi konuları ele almaktalar. Her biri konusunda uzman olan 26 akademisyen çeşitli bakış açılarıyla bu konuları irdeliyor.

Bilal Sambur’un “Covid – 19 Sonrası Dünya Düzeni” adlı kitabında, Corona salgınının kişisel hayatımızdan toplum yaşamına, küreselleşmeden demokratikleşmeye tüm boyutlarıyla özgürlük, güvenlik, din, siyaset, toplum, felsefe ve eğitim gibi geniş yelpazede bir dizi konuya etkisini en ince ayrıntılarıyla tartışmakta. Akıcı üslubu ve derin analizleriyle baştan sona kadar keyifle okunacak bu eser, düşünce dünyamıza COVID-19 sonrası dünya düzenini anlamak için yeni bakış açıları sunuyor.

Editörlüğünü Doç.Dr. Harun Kılıçaslan’ın “Covid – 19: Küresel Pandeminin Ekonomik ve Mali Etkileri” adlı kitapta, küresel pandeminin ekonomik ve mali etkileri incelenmekte ve bu etkilerden olumsuz etkilenmemek için neler yapılması gerektiği ele alınmış.

Salgın öncesinde ve sonrasında Çin’in mali pozisyonunu derinlemesine analiz eden ve dünya ekonomileri üzerindeki etkileri ve çeşitli değerlendirmelerin yapıldığı kitapta geleceğin izlerini yakalamak mümkün. 

Pandemi küresel çapta ekonomiyi olumsuz etkilediği gibi ülkemizde de çalışma hayatında yeni düzenlemelere ihtiyaç doğurdu. Bu konuda çeşitli toplantılar yapıldı, yazılar yazıldı. Prof. Gülsevil Alpagut’un editörlüğünü yaptığı “Pandemi Sürecinde İş Hukuku “ adlı kitap digital toplantılardaki konuşmalardan derlenmiş. Gözlemlendiği gibi Covid-19 salgınının yarattığı pandemi sürecinin hukuk alanında yarattığı sorunların çok önemli bir bölümü İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku alanında oldu. Salgın karşısında yetersiz kalan mevzuattaki eksiklikler; bir takım yasal düzenlemeler, genelgeler ve idari kararlarla giderilmeye çalışıldı. Bu konudaki eksikleri gidermek amacıyla İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Derneği, Pandemi Sürecinde İş Hukuku adlı bir toplantı düzenlemişti. Bu kitap, İstanbul Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Komisyonu ile 1 Mayıs 2020 tarihinde dijital yöntemle ortaklaşa gerçekleştirdiği toplantıda konuşulanlardan oluşturulmuş bir kitap. 

Dr. Cem Heper’in editörlüğünü yaptığı Bursa Tabibler Odası yayınlarından olan “Sürekli Tıp Eğitimi Pandemi Kitabı” da koronavirüsle ilgili çeşitli görüşleri içermekte. Bu konuda birçok uzmanın görüşleri kitapta yerini almış. 

Koronavirüsle ilgili bilgilendirici eğitici kitapların yanı sıra bu dönemde yayınlanan kurgusal romanlar da var. Bunlardan biri “Hastalık” adlı eser. Onur Gürleyen “Hastalık” isimli kitabında huzur ve refah içinde yaşayan bir toplumun bir salgın hastalık sonucunda her şeyini kaybederek yok olmasını anlatıyor. 

“Çivisi Çıkan Dünya, Covid 19 Salgını Üzerine Muhasebeler” adlı kitapta Harvey, Zizek, Agamben gibi birçok ünlü düşünürün makaleleri yer alıyor. Kitapta düşünceleri bir araya getirilen bu düşünce insanları, her an neler yaptığımız/yapmamız gerektiği sorununu kapsamlı bir arka planda ele alıyorlar. Ama bunu yaparken komplocu bir “büyük resim” çizmek yerine felsefe, sosyoloji, antropoloji, siyasal iktisat, biyoloji gibi disiplinlerin birikimine ve eleştirel düşüncenin gücüne yaslanarak ayakları yere basan ve ufku daha iyi bir gelecek ihtimaline dönük bir tartışma sahası açıyorlar. Bu salgınla sahici bir yüzleşmeye girişeceksek, Çivisi Çıkan Dünya’daki seslerin her kesimden insana söyleyebileceği çok şey var. 

“Korona ve Sonrası İçin Güçlü Bağışıklık” adlı kitap, salgınlarda bağışıklığın ne derece önemli olduğuna dikkat çekiyor ve virüsleri yenmek için bağışıklık sisteminin güçlü olmasının önemini vurgulayarak bu konuda neler yapılması gerektiğini açıklıyor. Kitap sadece bağışıklık sistemini güçlendirmek için alacağımız besin ve gıdalara değil, vücudun korunması için de neler yapılması gerektiğine değiniyor. 

Polat Onat tarafından yazılan “Koronavirüs Karantina Günlükleri” adlı kitabın ilk bölümünde, koronavirüs pandemisini bilimkurgu perspektifinden değerlendiren, Çin'de ve İngiltere'de geçen, heyecan yüklü kurgusal öyküler yer alıyor. Kitabın ikinci bölümündeyse birbirinden çarpıcı nitelikte, hayal gücünün sınırlarını zorlayan gelecek tasarımları sürükleyici bir dille kurgulanmış.

COVID-19 Salgınında Vaka Yönetimi

Covid-19 salgını çocuklar, gençler, yaşlılar, fiziksel ve ruhsal sağlık, eğitim ve çalışma yaşamı, kadınlar, engelliler ve mülteciler gibi toplumun tüm kesimlerini olumsuz yönde etkilemiş ve karmaşık ihtiyaçları gündeme getirmiştir. Vaka yönetimi plan yapmak, araştırmak, savunuculuk yapmak ve farklı sosyal hizmet kurumları ya da sağlık bakımı organizasyonlarından hizmetleri izlemek ve müracaatçı yararına çalışma sürecidir. Bu süreç bir organizasyondaki ya da farklı organizasyonlardaki meslektaşların çalışmalarını koordine etmek için, profesyonel ekip çalışması aracılığıyla insanlara hizmet etme olanağı tanımaktadır.

Covid-19 Salgınında Vaka Yönetimi kitabında her bir konu etik ve değerler, nitelikler, bilgi, kültürel ve dilbilimsel yeterlilik, değerlendirme, hizmet planlaması, uygulama ve izleme, savunuculuk ve liderlik, disiplinlerarası ve örgüt içi işbirliği, uygulamayı değerlendirme ve geliştirme, kayıt tutma ve arşivleme, iş yükü sürdürülebilirliği ve profesyonel gelişim, yetkinlik standartları çerçevesinde ele alınmıştır.

Oğuz Düzgün’ün yazdığı “Pandemi- Kritik” adlı eserde Post-Korona çağda bizleri nelerin beklediği ele alınmakta. Üç bölümden oluşan kitapta bugüne gelinceye kadar ortaya çıkan çeşitli görüşlerin ışığında bundan sonrasıyla ilgili nelerin yaşanabileceği çeşitli konu başlıkları altında ele alınıyor.

Düzgün, kitabında dünyanın nüfusunun azalması bir yana daha da artacağını, yaşlı neslin saf dışı bırakılıp genç neslin iş başına geçeceğini ve yaşanan pandemi sonucunda Türkiye’nin güçleneceğini öne sürüyor. “Türkiye gibi aileye, yaşlılara önem veren ülkeler cazibe merkezi haline gelecek gibi görülüyor. Batı’nın eğitimli ve tecrübeli yaşlıları da değersizlikten kurtulmak adına Türkiye gibi ülkelere geleceklerdir.”

YENİ ŞAFAK KİTAP EKİ

https://www.yenisafak.com/hayat/kitaplar-arasindan-salgin-hastaliklara-3567197?fbclid=IwAR1OOEv00mYC0nbfuatWdDUG5z2qR2-ISZwr4NU4QLLTy0sXIwyJ3RSuYck





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder