15 Ocak 2024 Pazartesi

AYNA

 


yeniden okumak istiyorum Edip Cansever’i
uzun kurulan bir cümleyi düşlemek gibi
en çok akşam üstleri belki
belki de sabaha karşı
yalnızlıklar, mutsuzluklar, sıkılmalar buluyorum
boşluğa dokunuyorum usulca
her kente bir parkın kanepesinden ilişiyorum
eriyerek suya karışan çiçekler geçiyor gözlerimden
yazdıkça inanıyorum güzelliğine
bir yaşam daha çıkarıyorum içimden
unuttuğum sözcükleri tek tek anımsıyorum
kararlar ekliyorum tenime, öngörüler
parmaklarıma bakıyorum, biriyle dokunuyorum ötekine
denizler yakıştırıyorum, gökler, sular, gürültüler
yaşam diyorum, aşk diyorum
oysa her aşk bir meleği öldürmektir Helen
hâlâ ayna tutuyorlar mı ölülerin yüzüne
insandan yorulur
anlamaktan yorulur ayna
döker sırrını
mutlaka gecedir, sessizliktir, ıssızlıktır
değemem yaşıma
sessiz ve ıssız geliyorum sana
öptükçe derinleşiyor gamzenin biri
ne söylemek istersem avuçlarıma yazıyorum
belki sevmenin de vardır matematiği Helen
bense bilmiyorum kalbimin çapını
gölgem düşüyor üstümden
yüzün bir şeyler ekliyor yüzüme
belki sessizlik
belki ıssızlık
belki yalnızlık
Ayna, 30 Mayıs 2001-İstanbul Abdullah Eraslan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder