18 Nisan 2021 Pazar

I. KAMERİ


Baharda uç veren aşkların suyu sert, havası mert olur.


Nasıl tanıyabilirsin ki sevgiliyi? Doğduğu kentin

daracık sokaklarını, insanlara çarpa çarpa dolaşmadan. 

Çarşıların hayatı mümkün kılan, düş süren rüzgârı

yüzüne çarpmadan. Ustura gibi kesmeden yüz

çizgilerini. Dil kilidini kırmadan tahayyülün. Kartal

yuvasından uzun gecelere salmadan yegâne huzur

düşlerini?


Düşüncelerin mahmur kalbime ırmak, toprağın 

uykusuna taşın belleğine köprü atman şart. 


Tin perisi ten mülkü, aşk her gittiği yere seni de

götürür, gül goncasının ruh toplayan ilk günahını da. 

Sere serpe uzandın kendi geçmişini insana yazgı kılan

sokaklara. İncir ağacı diktin buyrukların hükmüne. 

Bezenmek istedin taşa bakışa bakışımlı buluta. 

Gözünü ovanın karanlığına dikip yoksun şeylere isim

verdin. Bütün zarafetiyle mal tasına düşen ay ışığını

usulca dudaklarını götürüp hayal ermişini içtin. 


Uzun uzadıya konuşmayalım aşkımın mülhidi, tez

vakit Söğütlüçeşme'de buluşup kamerî acılarımızı dindirelim.


Lal Laleş



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder