17 Haziran 2015 Çarşamba

Zamanımın ve Kadınımın Acıları Üstüne


kahve gözlerinde, sarmaşık kakülünde çok ağlamış zaman ve aşk var
ve bir kuyu telmihi, bir göç umudu
belki de aşkın yakubi hali
senden geçerken bilinmeyen o uzaklık hali
yaranın henüz şerha olmadan ve yüzün ölümün
müjdesine koşmadan en önceki hali...

kırk yıllık kırık kadınım
ben öylece güne baktım bir zeytin ağacının serinliğinde
zamanı bir karıncanın taşıdığı sudan bildim
ömrümce yanlış bir imlayla, yanlış kadınlarla hâlleştim
acem bir köylünün satraplık hayali gibi durdum seni düşündüm
durmadım seni…

nergisin, nilüferin, zambağın zamanından geçen bir yalnızlık bu
yoran ve kanıksayan göğün her adını
bilmem nasıl olacak zaman denen bu yorgunlukla kavgam
ama bilirim yorulmaz iyi şairler sevdiklerini yazmaktan ve ben de
o yorulmayan şairlerden değilim hiç
yazıp yazıp seni, uzağında kalmaktan öyle yorgunum ki…

dışımızda akan zamanın da dışında, birbirimiziz
her parçamızdan birazız, varız, yalnızız
öyle bilinen herkes gibi sevmedik
öyle herkes gibi öleceğiz…

İshak Altundağ
Ayna İnsan Sayı:15

1 yorum: