1 Haziran 2014 Pazar

Hayat Kartlarını Karan Falcı



Modern dünya, kelimelerle beraber duyguları da törpülemiş görünüyor. Kelimelerin altında kalan edebiyatçılarla duyguların altında kalan insanların buluştukları tek yer kitaplar. Bunlardan en önem verilenler kategorisinde aşk kitapları yer alıyor.

Aşk’ın hem sözcük hem de duygu olarak yıpratıldığı bir çağın şahitleriyiz. Bundan dolayı aşkı konu alan kitaplara olan özel alakamız, sayfalar arasında didik didik aramamıza, bulursak sevinmemize, bulamazsak hayal kırıklığı yaşamamıza neden oluyor. Oysa en çok da aşkla yoğrulup varolmak isteriz. Aşkı düşünüp, üzerine hayaller kurup ondan bir şeyler bekleriz. Ortak noktalar olsa da hepsinin kendine has bir dokusu, bir güzelliği vardır. Üzerine çok şey yazılmış, söylenmiş, konuşulmuştur. Aşktan öğrenilebilecek çok şey vardır, fakat zaman içerisinde kazanılanlarla hayat da onu terbiye eder.
Kahraman Tazeoğlu, bunu farkeden kalemlerden birisi. Seni İçimden Terkediyorum, Susacak Var, Araz: Aşka Rüzgâra Ayrılığa Zamana, Beni Susarken Bölme gibi popüler kitaplarla okuyucunun kaybettiği duygularını bulma noktasında, hayat kartlarını karıştıran bir falcı gibi sözcükleri okuyucuya sunuyor.

Popüler kitaplar sıralamasında ön sıralarda yer alan Kahraman Tazeoğlu’nun Başka adlı romanı, insanın iç dünyasına dair zenginliklerin betimlendiği, aşk, sevgi, ayrılık, acı ve hüznü anlatan, kısa hikayeler ve şiirlerden oluşan, farkı ancak biçim denemelerinde ortaya çıkan ve görsellikleriyle dikkat çeken türden.
Yazar, yaşananları farklı açılardan değerlendirirken, insanın kendine olan güvensizliği, sahip çıkma duygusu karşısında tutunamayışları ve sonucunda kendini çözümsüzlüğün eşiğine getirişini tam da insanın bam tellerine basa basa ele alıyor. Kitabın sayfalarını her çevirişimizde, satırlar arasında, hayata yabancı olmayan öykülerde kayboluyoruz.

Oysa hayat, karla karışık yağan bir yağmurdan sadece yağmuru sahiplenmek değildir..”

İnsan, sürekli yaşadıklarını düşündüğünde, duyguları, düşünceleriyle geçmişin etkisinde kalır. Yaşananları, bitenleri tekrar tekrar bilinçsiz bir şekilde yaşayıp durur. Zihin, geçmişle gelecek arasındaki sorularla çatışma halindedir. Bu da onu rahatsız ederek sürekli huzursuz olmasına sebep olur.

Her şey geçmişte kalır ama hiçbir şey geçmez” diyor yazar... Geçmişe rağmen yaşamanın aslolan olduğunu, tüm yaşanmışlıklardan edinilen tecrübelerin önceki acılardan alındığını söyler. Yaşadığın “şimdi” daha sonrasının geçmişidir. “Ve “şimdi” geçmişe bakabileceğin tek kapı aralığındır.”
Tazeoğlu, hayatın anlamına dair sorular sorarken, her anlaşılmaya başladığında, insanın, yeni soruların eşiğinde bulunduğunu belirtiyor. 
Hedeflenen kitle için en uygun üslûpla yazılan Başka, popüler aşk kitapları arasında şüphesiz ilgi çekici olanlardan biri olarak yerini korur. Aşk teması, kişilerin kendini anlamasına, tanımasına olanak sağlar.

Bu tür kitapların en önemli problemi, havanda su dövmeleridir. Asırlardan beri insanın mutluluk arayışının reçeteleri olmuştur. Bu reçeteler, kimi zaman bir falcı kimi zaman bir hekim, kimi zaman da “yaşam koçu” elinden yazılmıştır. Fakat hiçbiri, insanın doğasını merkez alan bir “doğallığa” sahip olamamıştır. 
Çünkü başta Aşk olmak üzere pek çok insani duygu kişiye özeldir, tek bir reçete ile genele sunulamaz. İnsan psikolojisinin sıradanlaştırılarak, öznel oluştan kopartılarak ve genel geçer kurallarla sabitlenerek sunulduğunu görmekteyiz. Bu gözlem, bizi büyük yanılgılara götürebilir. Eğer bu kitabın bir handikapı varsa, o da; aşk duygusunun her bireye göre aldığı şekli görmezden gelerek genelleştirmiş olmasıdır ki piyasadaki bütün aşk kitapları aynı şeyi yapmaktadır.

O halde bu handikap nasıl aşılabilir?

Handikap, insanın fıtrî adresinin es geçilmiş olmasındadır, etkisi kalmamış Hint mistisizmini hala adres gösteriyor olmaktır. Aşk konusunda kalem oynatan yazarların bu sorumluluğu farkederek fıtrî adrese işaret etmeleri gerekir.

Çünkü yanlışlanamaz tek doğru insanın kendisidir!

Semiha KAVAK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder