31 Ekim 2014 Cuma

SANA GELDİM


Sana geldim denize giden bir ırmak gibi
Yatağımı değiştirdim dağlarıma kıydım
Herşeyi boşladım senin uğruna
Dostlarımdan ayrıldım çocukluğumu unuttum
Ömrümün her damlası tuzunu sonsuzluğundan aldı
Güneşin dağıttı folklorumu
Kanımın düşlerimin çılgınlığımın ecesi


Sana verdim belleğimi bir tutam saç gibi
Artık yalnız senin karlarında uyuyorum

Yatağımdan çıktım perilerimi kovdum
Boşverdim nicedir efsanelerime
Efsaneler ki onlarda
Rimbaud vardı Cros ve Ducasse vardı
Gece yarısı ağlayan Valmore
Nerval ve ipi vardı
Lermentov’u vuran kurşun benim yüreğimden geçerdi
Ayaklarınla böldüğün
Ellerinle saçtığın yüreğimden
Bir zorlu yel gibi ormana tutkun
Sabah süpürülüp evden atılan
Bütün bir gün görünmeden sabredip
Yeniden gelen tozum


Sarmaşığım sessiz soluksuz büyüyen
Sana bağlı bir sarmaşık sökülüp atılıncaya dek
Basa basa aşındırdığın taşım
İskemleyim seni bekleyen eski yerinde
Alnının boşluğa bakarken yandığı camım
Yalnız sana yönelmiş beş paralık bir romanım
Bir mektubun açılıp sonra okunması unutulmuş
Tamamlamaya değmez yarım kalmış bir tümceyim
Ürperişi çiğnenmiş odaların
Geçerken yaydığın güzel kokuyum
Ve sen çıkıp gidince mutsuzum aynan kadar

Aragon
Türkçesi: Erdoğan Alkan



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder