2 Temmuz 2014 Çarşamba

Cennet Gibi Şehir




İran öykü edebiyatının öncü yazarlarından olan Simin Danişver,  yaşadığı toplumun sorunlarına duyarsız kalmayarak İran kültürüne, insanına, toplumuna ait olan her şeyin terkibinden oluşan Cennet Gibi Şehir adını verdiği kitabında, gerçek yaşamlardan derlenmiş öykülerini edebiyatseverlere sunuyor.

Yirminci yüzyılın başlarından itibaren İran modern öyküde büyük gelişmeler göstermeye başlamış, öykücülüğün edebiyatla buluşturulup İran’ın geçmiş birikimleriyle birlikte batının da etkisiyle kısa sürede gelişme göstermesi sağlanmıştır.

İran medeniyeti, okur yazar oranı oldukça fazla olan, içe dönük mistik bir anlayışla, araştıran, düşünen aydınlardan oluşan yerleşik bir kültüre sahip.

İranlı yönetmenler sinemada da önemli çizgiler yakalayıp, evrensel ve insanî bir yönelişe doğru sağlam adımlarla ilerlemeler göstermekteler. 
Fakat İran’ın kafalarda bilinen ve kalıcılığını hep korumuş olan imajı, İran’ın sanatına, edebiyatına, sinemasına, kültürüne bakışında sürekli bir önyargıya sebep olmuştur.

İran’ın yeni dönem sinemasında da kadınların varlığı bir hayli kendini hissettiriyor. Sinemacı İranlı kadınların uygun zemin sonucu kapsamlı çalışmaları önem arz etmekte. 
İran sineması kendine has niteliklerini bozmadan evrensel insanî değerleri öne çıkararak geniş halk kitlelerine ve çok sayıda seçkin kitlelere ulaşmayı başarabilmiştir.

Modern öyküde İran’ın ilk kadın yazarlarından olan Simin Danişver 30’lu yılların eseri olduğunu belirttiği Cennet Gibi Şehir’de İran’ın kültürü, gelenekleri, yaşayışları, bireysel hırsların, çaresizliklerin anlatıldığı, yanlış ve karmaşık inanışların, saplantıların ritüellerine de ne derece köklü bir şekilde yansıdığını gösteriyor.

Danişver, kendi yaşadığı çağın diğer aydın yazarları gibi içinde bulunduğu toplumun durumunu, eğitimci olmasının da verdiği sorumluluk bilinciyle öykülerinde gözle görülür bir incelikle işlemiştir. 


Kitabın tüm bölümlerinde iyi bir eğitimcinin kaleminden insan üzerindeki gözlemlerin duyarlılığı ve hassasiyeti hem gerçekçi bir gözle hem de okuyucuyu saran bir sıcaklıkla anlatılıyor. İçerikte oldukça sade ve duru bir dil’e hâkim olan yazarın basiretli bir içgöze de sahip olduğunu görüyoruz;

“Bazen kendimizden nefret ettiğimiz zamanlar olur; olur olmaz yaptığımız işlerden, bizi ilgilendirmeyen şeylere kafamızı yormamızdan ve zaaflarımızdan dolayı. Kendimize duyduğumuz bu nefret, zaaflarımızdan ve yanlışlarımızdan kurtulmamız için bize yardımcı olabilir.”

 Bibi Şehrbânu adlı bölümde İranlıların geleneksel inanışlarının içinde yer alan hurafelere ne denli bağlı oldukları gözden kaçmıyor;

“Anneciğim! Mağaranın önündeki dut ağacının da adakları yerine getirdiği söyleniyor. Ağaca bağlamak için bir sürü çaput getirdim. Hem senin, hem kardeşin, hem de baban için. Ama Bibi’ye, ilk önce çocuklarımın adağını versin sonra da benim gözlerimin şifasını versin diye dua edeceğim.”

Doğum adlı bölümde ise Danişver, İran geleneğinin oldukça sarsıcı ritüellerine yer veriyor;

 “İki tane kadın omuzlarından ve belinden tutmuş, sürekli: “Ya Ali de!” diyorlardı. Ama o, halsizlikten söyleyemiyordu. Önünde; oturduğu hasırın üzerinde, yüzeyine surat çizilmiş bir kerpiç vardı. Yanakların ve dudakların yerine birer kırmızı daire çizilmişti. Bu, bir çocuğu kandırıp dünyaya çağıracak, onu karanlık ana rahminden aydınlık dünyaya getirecek, yaşama dair ümitlendirecek bir kuklaydı.”

Çeşitli ırklardan, etnik gruplardan oluşan İran gibi kısıtlamaları olan bir ülkeden hem kadın olup hem yazar olmak ve gerçeklerin bağrından seslenmek hayli zordur.

Tarihten topluma pencere açan diğer yazarlar gibi Simin Danişver’in de bu başarısı takdire değer niteliktedir. 
Yazar ve sanatçılar her ne kadar bunu her an üzerlerinde hissetseler de, yaşadıkları çağın, toplumun sorumluluk bilincini taşıyan insanlar olarak bunun kendileri için yaratıcı olma konusundaki istidatlarını artırıcı rol oynadığını mutlak görürler.

Cennet Gibi Şehir bizi İran’da bir gezintiye davet ederek, toplumun sosyal dokusuyla birlikte geleneklerini de yakından izleme fırsatı veriyor.

Semiha KAVAK


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder