30 Temmuz 2014 Çarşamba

Yalnız Hüznü Vardır Kalbi Olanın


Ramazan bitti. Bayramın son demleri. Suhunet çok yüksek. 
İstanbul'un yalnız böyle zamanlarda görebildiğimiz tenha halini seviyorum. 
Çoğunlukla her bayram olduğu gibi bu bayram da öyle.
Her ne kadar arkadaş, dost, akraba birlikteliğinin, hediyeleşmenin yoğun yaşandığı anlar olsa da benim için hep hüzün ifade eder bayramlar. Yıllar geçtikçe daha da bir dokunur. Birilerinin coşkusu yanında, diğerlerinin üzüntü ve sıkıntısı, yaşanan kırgınlıklar, anılar arasında derinleşiyor belki duygular.
Belki de bir şeyleri fazla içselleştirmekten olsa gerek, kendi açımdan böyle... Keyfe keder bir durum olmadı hiçbir zaman. 
Her günkü karmaşadan uzak bu sessizlik ortamı, bir şeylerin ayrımını daha iyi yapmak için güzel bir fırsat olarak da değerlendirilebilir.
Bayramlar manevi yönüyle, birbirlerine daha güzel şeyler verebilme adına insanların iyi niyetlerini öne çıkarmada etkilidir kuşkusuz. Savaşın ve zulmün yakıcı sıcaklığını giderek artırdığı şu sıralar, insanların bombalar altında, alevler arasında çığlıklarla canhıraş feryat ettiği, sayısız katliamların yaşandığı bu zorlu zamanlar, kenetlenmeye en fazla ihtiyaç duyulan anlar belki de.
Bunu ne kadar derinden hissediyoruz?
Dışarıdaki ağrıyı hissedebilecek algı dünyamız ne derece duyarlı ve hassas?
Görünüşe bakılırsa her şey biraz yüzeyde gibi.
Tepkili bir toplum olduğumuz kadar birliktelik duygumuzun da zaman zaman ağır bastığı söylenebilir. Fakat bunda istikrar sahibi olduğumuz pek söylenemez. 
Geleneksel birlikteliklerin devam ettiği şu son demlerde, Ramazan ayı umarım birçoğumuz için süreklilik arz eden  içsel bir devrime yol açar ve sonsuzluk için mihenk taşı olur.
Yarınki günlerimizin de, bir bayramın mânâ ve mutluluğunu yaşatan değerli anlardan örülmesi dileğiyle.
Semiha Kavak

1 yorum: